Kemoterapinin uygulandığı gün ve sonraki birkaç gün hastalarımız hastalar kendilerini yorgun ve halsiz hissedebilir. Aynı zamanda uykuya düşkün, neşesiz ve iştahsız olabilirler. Bu durumda ilk birkaç gün yakınlarının refakati gerekebilir. Araç sürmekte zorlanabilirler. Günlük aktivitelerini tam olarak yerine getiremeyebilirler. Erken yan etki dediğimiz denilen ve en sık görülen bulantı ve kusma da bu dönemde kendini gösterebilir. İlk birkaç günü atlattıktan sonra yaşam tekrar normale dönmeye başlar. Koşullar uygunsa tekrar çalışmaya da başlayabilirler. Ancak tedavi süresince kişinin çalışmaya ara vermesi, zorunluluk halinde kısmi zamanlı veya yorulmayacağı şekilde düzenlenmiş ortamlarda çalışması önerilmektedir.
Hasta Bilgilendirilmesi Çok Önemli
Kemoterapi kanserli hücrelerin yanı sıra hızlı bölünen normal hücrelere de zarar verebilmektedir. Aslında birçok yan etkinin altında yatan neden de budur. Vücudumuzda hızlı bölünen normal hücreler; kemik iliği, sindirim sistemi, üreme organlar ve saç kökleri bulunduğu için yan etkiler en çok bu bölgelerde görülmektedir. Onkoloji hastalarına tedavi onay formlarını okutup ve onay alınarak, hastaya oluşabilecek yan etkiler hakkında bilgilendirme yapılması gerekmektedir.
Kemoterapinin Yan Etkileri Hastaya Göre Değişir
Kemoterapi tedavisiyle oluşan yan etkilerinin çoğu tedavi esnasında oluşur ve tedavinin kesilmesiyle birlikte ortadan kaybolmaktadır. kaybolur. Yan etkilerin ortadan kaybolma süresi hastanın bünyesine ve kullanılan ilaçların özelliğine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Çok nadiren de olsa bazı hastalarda, kullanılan ilaçlar ve hastanın tedavi öncesi sağlık durumuna bağlı olarak kalıcı organ hasarları ve ikincil kanser türleri görülebilmektedir.
Günümüzde kemoterapi tedavisinin yan etkileriyle başa çıkabilecek birçok yardımcı yöntem de bulunmaktadır. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yan etkileri daha düşük yeni kanser ilaçları da tedavilerde kullanılmaya başlanmıştır.
Kemoterapide Halsizlik
Kanser tedavisi gören hastaların en çok şikâyet ettiği konu olan halsizlikle çok yönlü mücadele etmek gerekmektedir. Halsizliğin kesin nedeni bilinmemekle beraber tek bir nedene bağlı olmadığı düşünülmektedir. Böyle bir durumda, medikal onkoloğun uygun göreceği çeşitli ilaç ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin yanı sıra, hastalar;
- Enerjisini akılcı kullanarak,
- Günlük aktivitelerini iyi planlayarak,
- Hafif yürüyüşler ve egzersizler yaparak,
- Uyku sorunlarını önleyerek,
- Kemoterapi tedavisinde karşılaşılan yan etkileri minimuma indirmeye çalışarak,
- Ağrı ve depresyonla mücadele ederek,
- Bol sıvı almaya dikkat ederek,
- Beslenme düzeyinizi maksimum seviyede iyileştirerek halsizliğin üstesinden gelebilirsiniz gelebilirler.
Hastalar gün içinde yaşadıkları belirtileri kayıt altına alarak, enerji seviyelerindeki değişimleri not etmeleri ve hekime bildirmeleri de ayrıca yararlı olacaktır.
Kemoterapide Bulantı ve Kusma
Bulantı ve kusma, tedavi sırasında eskisi kadar problem olmamaktadır. Bu konuda etkin ve yeni ilaçlarla bu yan etkiler çok daha az görülmektedir. İlaçların yanı sıra aşağıda belirtilen önlemler de dikkate alındığında bulantı ve kusmayla mücadele etmek çok daha kolay olacaktır.
- Yemeklerle birlikte değil ancak bir saat öncesinde ve sonrasında olmak üzere bol sıvı alınmalı,
- Yavaş ve bol çiğneyerek yemek yenmeli,
- Sık aralarla ve az miktarda yemek yenmeli,
- Kokuları rahatsız etmesin diye yemeklerin oda ısısında veya soğuk yenmeli,
- Daha çok sabah oluyorsa sabahları kuru yiyecekler yenmeli (eğer ağız yaraları yoksa),
- Günde 500 mg-1000 mg zencefil veya eşdeğer doğal zencefil alınmalı,
- Elma veya üzüm suyu gibi soğuk, posasız ve şekersiz meyve suları tercih edilmeli,
- Gevşek kıyafetler giyilmeli,
- Bulantı geldiğinde derin ve yavaş nefesler alınmalı,
- Çeşitli gevşeme teknikleri kullanılmalı,
- Rahatsız edici kokulardan uzak durulmalı,
- Yemekten 2 saat sonra düz yatırılarak istirahat edilmeli,
- Kemoterapi öncesi hafif bir yemek yenmeli, ancak tedavi esnasında bulantı kusma oluyorsa birkaç saat öncesinden yemek yenmemeli,
- Ülser, gastrit veya reflü gibi sorunlarında aynı anda tedavi edilmeli,
- Kahve, alkol ve sigaradan uzak durulmalı,
- Stres yaratan sosyal ortamlardan uzak durulmalıdır.
Kemoterapide Saç Dökülmesi
Geçici bir yan etkidir. Kemoterapi tamamlandıktan sonra saçlar yeniden tekrar çıkmaya başlar. Bazen yeni çıkan sacların yapısı ve rengi değişik olabilir. Her kemoterapi ilacı saç dökülmesine neden olmamaktadır. Aynı ilaç farklı hastalarda değişik oranlarda saç dökülmesinde neden olabilir. Genelde 3-4 hafta içinde dökülme başlarken, bazen daha da gecikebilir. Saçlı deride kemoterapi sonrası hassasiyet artışı olabilir, tahriş etmemeye ve güneşe doğrudan maruz kalmamaya çalışılmalıdır. Saç dökülmesinden sonra peruk, bandana, eşarp vs. kullanmakta sakınca yoktur. Henüz dökülmemiş saçlar için boyama, perma, fon gibi yöntemlerden uzak durulmalıdır.
Kadın hastaların daha fazla morallerini bozan bu geçici yan etki nedeniyle özellikle saçı uzun olan hastalara tedaviye başlamadan önce saçlarını kısaltmaları önerilmektedir. Saç dökülmesini önlediği iddia edilen bazı ilaçlar veya buz şapkaları (ice cap) kullanılması yarar sağlamayacaktır.
Kemoterapide Cilt ve Tırnak Sorunları
Kemoterapi esnasında çoğunlukla ciddi olmayan, geçici cilt ve tırnak değişiklikleri olabilir. Örneğin kızarıklık, döküntüler, kaşıntı, kuruluk, ciltte soyulma, akneler vb. bazı ilaçlar verildiği damar boyunca ciltte renk değişiklikleri yapabilmektedir.
Kemoterapi alan hastalar güneşe korunarak çıkmalı, güneşin en dik geldiği vakit olan 10:00 ile 16:00 arasında mümkünse dışarı çıkmamalı; zira ciltte kalıcı lekeler oluşabilir ve döküntüler görülebilir. En az 20 faktörlü güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır.
Tırnaklarda renk değişiklikleri (koyulaşma veya sararma) kolay kırılmalar dikey veya yatay çizgilenmeler oluşabilir.
Son zamanlarda kullanıma giren hedefe yönelik akıllı ilaçların önemli yan etkilerinden biri de ciltte yaygın döküntülere neden olmalarıdır. Bu yan etkinin görülmesi etki ettiğinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Kemoterapi ilaçları damardan verilirken kolun aşırı hareket ettirilmesine bağlı olarak damar dışına dokuların arasına sızabilir. Bazı ilaçlar çok ciddi doku hasarına neden olabilir. Böyle bir durum deneyimli merkezlerde nadiren rastlanan bir durum olmasına rağmen, hastaların ilaç verilen kollarında anormal bir ağrı ve renk değişikliği olduğunda hemen görevlileri uyarmaları gerekir. Cilt belirtileri oluştuğunda muhakkak hekimlerini de en kısa zamanda haberdar etmelidirler.
Kemoterapide Bağırsak Sorunları
Kabızlık
Bizzat bazı kanserlerin kabızlığa doğrudan neden olmalarının yanı sıra bazı kemoterapi ilaçları, ağrı kesiciler, bulantı ilaçları, depresyon ilaçları gibi çeşitli ilaçlar da kabızlığa neden olabilmektedir. Ayrıca az hareket eden, yeterli sıvı ve lifli besin almayan hastalar da kabızlık görülmektedir. Bir veya en fazla iki gün dışkılama yapamayan hastaların durumlarını hekimlerine bildirmeleri gerekir. Hastalar rastgele ilaç kullanmamalı, hekimin uygun göreceği kabızlık tedavilerini uygulamalıdırlar.
İshal
Nadiren bazı kanserlerde ishale neden olabilirken çoğunlukla kemoterapi ilaçlarıdır.24 saati aşan veya kramp tarzı ağrıları, ateş ve kanlı ishali olan hastaların derhal hekimlerine başvurmaları, asla kendi baslarına ilaç kullanmamaları gerekir. Hekim ciddi sıvı kayıplarında damar icin sıvı uygulaması yapabilir; ancak hastaneye yatmayı gerektirecek kadar ağır ishaller nadiren oluşur. İshal olan bir n hasta aşağıdaki önlemleri alması gerekmektedir:
- Bol sıvı alınmalı,
- Sık aralarla az miktarda yiyecek yenmeli,
- İshalde potasyum kaybı görülebileceği için muz, patates ve kayısı-şeftali, nektarı gibi potasyumdan zengin gıda ve içecekler alınmalı,
- Düşük lif içeriği olan yiyeceklere ağırlık verilmeli (beyaz ekmek, pirinç, şehriye, püre, veya kumpir tarzı pişirilmiş patates, olgun muz, yumurta, beyaz eritme peynir, yoğurt, derisi hariç tavuk veya hindi, balık)
- Yüksek lif içeren yiyeceklerden ishal döneminde uzak durulmalı (tahıl ve baklagiller),
- Çok sıcak veya soğuk yiyeceklerden sakınılmalı,
- Çay, kahve ve alkolden uzak durulmalı, süt içilmemeli,
-Kızartmalar ile yağlı ve baharatlı yiyeceklerin ishali artırabileceği unutulmamalıdır.
Kemoterapide Ağız içi Sorunları
Kemoterapinin etkisiyle ağız, boğaz ve diş etlerinde hafif kızarıklık ve sızlamadan ciddi, kanamalı ağız yaralarının açılmasına varabilen ve ‘mukozit’ olarak adlandırılan ağız içi sorunları oluşabilir. Mukozit oluşumu, ağız hijyeni bozuk ve ciddi diş-diş eti problemi olan hastalarda daha fazla görülür. O nedenle özellikle yüksek doz kemoterapi uygulanacak hastalar önceden diş-diş eti tedavilerini yaptırmalı daha sonra kemoterapiye başlamalıdırlar.
Kemoterapi esnasında ise yumuşak bir diş fırçası ile diş ve diş etlerini tahriş etmeden, nazikçe her yemekten sonra fırçalanmalıdır. Diş fırçaları iyice temizlenip kuru bir yerde muhafaza edilmelidir. Her yemekten sonra ve gece yatmadan önce ayrıca ılık tuzlu suyla ağız çalkalanmalıdır. Ağız içinde travma yaratacak nedenlerden uzak durulmalıdır. Örneğin; ağza sert ve sivri cisimler sokulmamalı, yemekler yavaş yenmeli, yanak ve dil ısırılmamaya çalışılmalıdır. Kabuklu kuruyemişler yenmemelidir.
Ağız ve boğaz yaraları ortaya çıkınca tedavi eden hekim haberdar edilmeli, ağrı varsa tedavisi yapılmalıdır. Yaralar geçinceye kadar yumuşak sulu gıdalarla beslenilmeli, tahriş edici, sert yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Sıcak yiyecekler tahrişi artırdığında dolayı, yiyecekler soğuk veya oda ısısında olmalıdır. Bununla birlikte bol sıvı alınmalıdır. Nadiren ağızdan beslenemeyecek kadar ciddi ağız yaraları oluşabilir ki, bu durumda ya doğrudan mideden tüplü beslenmeye ya da damardan beslenmeye geçmek gerekebilir.
Kemoterapide Enfeksiyon
Kemoterapi ile vücudun bağışıklık sistemi zayıflar ve mikroplara açık hale gelir. Özellikle yaşlı ve beraberinde şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kalp damar hastalıkları, solunum sıkıntısı gibi ilave sorunları olan hastalarda enfeksiyonlara yakalanma oranları daha yüksektir. Kanserli bir hastanın, hele de kemoterapi ve/veya radyoterapi de uygulanıyorsa, enfeksiyonlara yakalanması durumunda genel durum bazen beklenenden çok daha hızla bozulup hastanın yaşamını tehdit edici boyutlara varabilir. Bir gün içinde bile hastanın durumu değişebilmektedir.
Bu nedenle aşağıdaki durumlara dikkat edilmelidir:
- Tedaviye başladıktan sonra kalabalık insan topluluklarının arasına mecbur kalmadıkça girilmemelidir.(sinema, tiyatro, çarşı-Pazar, toplu taşıma araçları vs.) Mecbur kalıpta da kalabalık bir ortama girilince, en kısa zamandan iş bitirilmeli ve o esnada maske takılmalıdır. Dışarıda geçirilen süre boyunca eller asla ağız ve yüze sürülmemeli, eve dönünce eller yıkanmalıdır. İnsanlarla tokalaşmak, sarılmak ve öpüşmekten sakınılmalıdır. Gribal enfeksiyon belirtileri gösteren insanlardan uzak durulmalıdır.
- Diğer önemli bir mikrop kaynağı da yiyecek ve içeceklerdir. Kemoterapi esnasında, gününde ve sıkı hijyenik koşullarda pişirilmiş yiyecekler tüketilmelidir. Kabuğu soyulabilen her yiyeceğin kabukları soyularak tüketilmelidir. Sebze ve meyveler bol suyla dikkatlice yıkanmalıdır. Çiğ et ve çiğ yumurta asla yenmemelidir.
- Mecbur kalmadıkça ev dışında yemek yenmemelidir.
- Tedavi süresince evde hayvan besleyen h hastalar çok dikkatli olmaları, olmalı, mümkünse geçici bir süre evcil hayvanlarını evden uzaklaştırmalarını öneririz uzaklaştırmalıdırlar.
- Evde bir dijital ateş ölçer bulundurulmalı ve hasta kendisini ateşli hissedince veya üşüme titreme başladığında derhal hekimle temasa geçirilmelidir. Ateş düşürmek için hekime danışılmadan hiçbir ilaç alınmamalıdır.
- Erkekler jilet yerine tıraş olurken elektrikli makinelerini tercih etmelidir.
- Bahçe işleriyle uğraşırken eldiven giyilmelidir.
- Kemoterapi esnasında canlı aşılar yaptırılmamalı, hekimin direktiflerine uyulmalıdır.
- Her dışkılama sonrası makat bölgesi tahriş etmeden temizlenmeli, ağrılı hemoroid durumları hekime bildirilmelidir.
- Ilık duş alınmalı ve vücudu tahriş etmeden yumuşak liflerle temizlenmelidir.
- Sivilceler sıkılmamalıdır, vücudumuzda vücutta oluşan yaralanmalara usulüne uygun pansumanlar yapılmalıdır.
- Enfeksiyon odağı olabilecek belirtiler fark edilip hekime haber verilmelidir. Örneğin idrar yaparken yanma olması, sık idrara gitme, ishal, ağrılı hemoroitler veya makat bölgesinde ağrılar, öksürük, balgam çıkarma, ağız ve boğaz ağrıları ve yaraları, tırnak çevresinde ağrı ve şişlikler, vajinal akıntılar ve kaşıntılar, katater çevresinde kızarıklık ve ağrı, sinüslerde ağrı gibi belirtilerde derhal hekime başvurmalıdır.
Kemoterapide Kan ve Pıhtılaşma Sistemi
Gerek kanserlerin kendisi gerekse yapılan tedaviler kanama ve pıhtılaşma sisteminde sorunlara yol açabilir. Kanserli hastalarda pıhtılaşma sistemi kolayca aktifleşebilir ve bazen yaşamı tehdit edici sorunlara yol açabilir. Aşağıdaki durumlarda hastalar hekimlerine başvurmalıdır:
- Ciltte küçük kırmızı beneklerin oluşması
- Beklenmeyen morarmalar
- Kırmızı veya kanlı dışkılanma
- Vajinal kanama(beklenmeyen) ya da reglin beklenenden uzun sürmesi
- Bacakta sıcaklık artışı, kızarıklık ve şişlik oluşması,“derin ven trombozu” denilen ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir ki en sık nedeni uzun süren hareketsizliklerdir.
Kemoterapide Sinir ve Kas Sorunları
Her ne kadar bazı kanserlerle sinir sistemimizde sisteminde çeşitli sorunlara yol açsa da, en sık karşılaşılan kemoterapi ilaçlarının neden olduğu sinir hasarıdır. Bunların büyük bir kısmı geçicidir, fakat iyileşmesi 1 yılı dahi bulabilir: ancak bir kısmı da kalıcı olabilir ve iyileşmeyebilir. Bu durumlara nöropati denilmektedir.
Uyuşmalar, karıncalanmalar, yanmalar, yürürken ve istirahatte oluşan ağrılar, titremeler, işitme kaybı, kabızlık, nesneleri tutmakta güçlük, denge kaybı, kas kuvvetinde azalma, soğuğa temas edince oluşan ağrılar, yürüme güçlüğü gibi belirtiler birer nöropati belirtisi olabilir. Bu durumları hekime bildirmek gerekir.
Kemoterapide Cinsel Yaşam
Günlük yaşamın doğal bir gereksinimi olan cinsel yaşamın, kemoterapi süresince kesilmesine gerek yoktur. Bazı hastalarda cinsel istekte azalma olabilirken bazı hastalarda ya değişiklik olmaz ya da aksine artış görülebilir.
Bazen de hastaların eşlerinde veya partnerlerinde kanserin bulaşması korkusuyla bu yanlış fikir nedeniyle cinsellikte aksama olabilir. Ancak öncelikle hastalar bu konuyu hekimiyle rahatça tartışabilmelidir, eşlerde en uygun cinsel yaşam için birlikte bir karara varmalıdırlar.
Diğer önemli bir konuda doğurganlık çağında olan hastalarımızın kemoterapi nedeniyle sperm yada yumurtalarının hasar görmesi olasılığıdır. Bu olasılığa karşı hastalar sperm ve yumurta koruma yöntemlerini hekimleriyle tartışmalı ve tedavi öncesi önlemlerini almalıdırlar.
”
İlgili Yazılar
- Kanser Tedavi Edilebilir Bir Hastalık Mı?
- Kanserde Yaşam Kayıplarını Azaltan Tedaviler Umut Veriyor!
- Gizli Şeker (Prediyabet)
- Kanser Tedavisinde Hangi Tedavi Yöntemleri Uygulanır?
- Geçirdiği Kaza Sonrası Kanser Olduğunu Öğrendi, Çözümü İmmünoterapi Oldu!
- Yeni Araştırmalar Meme Kanserinde Önemli Noktalara Dikkat Çekiyor
- Kanserde Beslenme
- En Sık Görülen Kanserler
- Kanserle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
- Kanserde Doğru Bilinen Yanlışlar
- Kanser ve Beslenme
- Onkoloji Hastaları İçin Yaşam Destek Kitapçığı
- Akciğer Kanseri
- Kanser İstatistikleri Kansere Karşı Korunmanın Önemini Ortaya Koyuyor
- İleri Evre Kanser Tedavisinde ‘İmmünoterapi’ Umudu
- Metastatik Meme Kanserinde Yeni Tedavi Yaklaşımları Umut Vaad Ediyor!
- Tamamen İyileşen Kanser Türlerinin Sayısı Gün Geçtikçe Artıyor
- Kişiye Özel Tedaviler Kansere Umut Oluyor mu?
- İleri Evre Kanser Hastaları için Sıcak Kemoterapi Yeni Umut mu?