Tedavinizde kullanılan ilaçlar tümör hücrelerine zarar verirken, vücudun normal hücrelerini de etkiler. Kemoterapiden en çok etkilenen normal vücut hücreleri kemik iliği hücreleri (beyaz küre, kırmızı küre ve trombositler), mide-barsak sistemini kaplayan hücreler ve saç kökü hücreleri gibi en hızlı bölünen hücrelerdir. Bu nedenle en sık rastlanan yan etkiler bulantı, kusma, yorgunluk ve saç dökülmesidir. Kemoterapi için ilaçlar tek başına veya birlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle bir hasta için belirli bir yan etkiye ilişkin tahminde bulunmak zordur. Her insanın kendine özgü farklı yapısı sebebiyle, kemoterapi sırasında görülebilecek yan etkilerin herkeste aynı şekilde olmayabileceğini ya da hiç görülmeyebileceğini de unutmamak gerekir.
Bazı kemoterapi ilaçları beyindeki kusma merkezini ve mideyi etkileyerek bulantı ve kusmaya neden olabilir. Bu etkiler genellikle tedaviden hemen sonra veya 8-12 saat sonra başlayabilir; birkaç saat-gün devam edebilir. Bazı kişiler de tedaviden önce bulantı hissedebilirler ki bu duruma "beklenti bulantısı ya da öğrenilmiş bulantı" adı verilmektedir. Bulantı-kusma şikayeti, günümüzde kullanılan güçlü bulantı önleyici ilaçlar sayesinde kontrol altına alınabilmekte veya azaltılmaktadır. Her hasta kemoterapilerinde mide bulantısı ve kusmadan şikayetçi olmaz. Her ilaç da bulantıya sebep olmaz.
Doktorunuz bulantı ve kusmayı önlemek için kemoterapi öncesinde bazı ilaçlar almanızı isteyebilir. Bazen birden fazla değişik ilaç kullanmanız gerekebilir. İlaçların etkisi kişiye göre değişebilir. Tedaviye rağmen şikayetleriniz devam ederse, kesinlikle vazgeçmemeli, doktor ve hemşirenizle birlikte size en uygun ilaç ya da yöntemleri bulmaya çalışmalısınız.
Bütün önlemlere rağmen bulantı ve kusmanız oluyorsa tedaviden 1-2 saat önce ve tedaviden 3 saat sonrasına kadar bir şey yemeyiniz. Tedaviye başlamadan 30 dakika kadar önce içeceğiniz hafif tatlandırılmış soğuk limonata tat alma duyunuzun değişmemesini sağlar ve bulantıyı önlemeye yardımcı olur.
Günde 3 yerine öğün sayısını 5-6’ya çıkartarak az ve sık aralıklarla beslenin.
Sıcak yiyeceklerin kokusu bulantı hissini artırabileceği için, soğuk yiyecekleri tercih ediniz. Sandviç, peynir, yağsız tost, tahıllar, tatlılar gibi oda sıcaklığında veya soğuk servis yapılabilen besinleri yemeyi tercih ediniz.
Bulantıyı azaltmak için sıvı ve yumuşak bir diyet uygulayınız. Elma suyu, meyve suları, çay, limonata gibi sıvılar ile püre, kraker, tost ve peynir gibi yiyecekler genellikle iyi tolere edilir. Ancak bu sıvılar hızlı içildiğinde midede dolgunluk hissi ve bunun sonucunda bulantı-kusmaya neden olabileceğinden sıvıları yavaşça yudumlayarak içiniz.
Ağzınızda yara yoksa limon, turşu, katı şekerleme veya limonata gibi ekşi yiyecek ve içecekleri deneyiniz ve kusma sonrası ağzınızı limon suyu ve su karışımı ile çalkalayınız. Bulantı hissini artırabileceğinden çok tatlı, yağlı, çok baharatlı ve ağır kokulu yiyeceklerden kaçınınız.
Bulantı hissini başlatabilecek kötü koku, kusan kişiler, yemek yiyen kişiler ya da yemek pişirilen ortamlardan kaçınınız.
Bulantınız olduğunda yemek yapma konusunda başka birinden yardım almaya çalışın. Böyle bir şansınız yoksa kemoterapi almadan önce çeşitli yemekler hazırlayıp buzdolabında ya da derin dondurucuda saklayabilir ve kemoterapiden sonra bulantınız olduğu dönemlerde ısıtıp yiyebilirsiniz.
Kemoterapi sırasında ağzınızda oluşacak hoş olmayan, metalik veya ilaç tadını azaltmaya yardımcı olan, sert veya yumuşak, naneli ve ekşi şekerlemeler yemeyi deneyiniz.
Yoğun bulantınız olduğunda sevdiğiniz yiyeceklerden kaçınmanız, daha sonra bu yiyeceğe karşı gelişen tiksintinin önlenmesi açısından önemlidir.
Bulantı ve kusmayı azaltmak için hoşlandığınız müzik, televizyon programları, elektronik oyunlar ve kitap okuma gibi uğraşlara yoğunlaşarak bulantı hissinizden uzaklaşmaya çalışınız.
Müzikle birlikte derin nefes alıp vererek kaslarınızı gevşek bırakıp rahatlamayı, aşırı bulantı hissettiğiniz dönemlerde ise uyumayı deneyiniz.
Sizi yormayacak kadar egzersiz yapabilir, kendinizi yorgun hissetmiyorsanız açık havada yürümeyi deneyebilirsiniz.
Düzenli bir ağız bakımı uygulamanız hem ağızda yara gelişmesini önleyecek, hem de sizi rahatlatacaktır.
Uyandığınızda bulantı hissediyorsanız kraker leblebi ve tost yiyebilir veya size önerilen antiemetik (bulantı giderici) ilacı yataktan kalkmadan alabilirsiniz. 30-60 dakika kadar dinlendikten sonra kahvaltınızı yapınız. İlacı aldıktan sonra ilacın adını ve ne kadar sürede bulantınıza etki ettiğini kaydediniz.
Bütün bunlara rağmen bulantı-kusmanız devam ediyor ve 24 saat boyunca ağızdan hiç sıvı alamıyorsanız veya ağız kuruluğu, idrar miktarında azalma gibi şikayetleriniz varsa, doktor veya hemşirenizi mutlaka arayınız.
Bazı kemoterapi ilaçları geçici olarak kısmi ya da tam saç kaybına neden olabilir. Saç dökülmesi kemoterapiyi aldıktan 2-3 hafta sonra başlar ve tedavinin kesilmesi ile 3-8 hafta sonra tekrar çıkmaya başlar. Saçlar bazen kemoterapi bitmeden önce de çıkmaya başlayabilir. Ancak saçın yapısında, renginde bazı değişikliklerin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Daha önceden düz olan saçlar yeniden çıktığında kıvırcık olabilir. Kemoterapi tamamlandıktan bir süre sonra saçlar yeniden çıkacaktır. Aynı zamanda vücudun diğer kısımlarındaki tüyler (kaş, kirpik, koltuk altı, bacak ve pubik bölgedeki tüyler) de dökülebilir. Saç kaybını önlemek mümkün değildir. Saç kaybını önlemek ya da azaltmak için bazı yöntemler vardır (buz şapkası veya turnike uygulaması gibi yöntemlerle saç derisine kan akımı azaltılarak kemoterapinin bu bölgeye ulaşması engellenir.) Ancak verilen kemoterapinin kan yoluyla saç derisine ulaşması çok çok önemlidir. Bu bakımdan günümüzde saç dökülmesini önleyici yöntemlerin kullanılmaması önerilmektedir. Saç kaybı duygusal olarak sizi olumsuz etkileyebilir.
Kemoterapiye başlamadan önce veya saçlarınız tamamen dökülmeden önce size uygun peruk, bandana, bere, şapka ya da eşarp temin edebilirsiniz.
Size verilen ilaçlar yan etki olarak saçlarınızı dökecekse, tedaviden önce saçlarınızı mümkün olduğunca kısa kestirin. Uzun saçların ağırlığı dökülme oranını arttırabilir.
Saçlarınızın bakımları hırpalamadan nazikçe yapılmalıdır.
Özellikle yazın güneş yanıklarını önlemek için başınıza şapka takmalı ve koruyucu bir krem sürmelisiniz.
Gerekirse kaş kalemi veya takma kirpik kullanabilirsiniz.
Saç kaybının geçici bir yan etki olduğunu unutmayınız.
Kemoterapinin cildi etkilemesi sonucunda kızarıklık, döküntüler, soyulma, kuruluk, sivilcelenme, güneşe karşı hassasiyet artışı gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bazı ilaçlar ciltte, ilacın uygulandığı damar boyunca, tırnaklarda koyulaşmalara yol açabilmektedir. İlaçlar tırnaklar üzerinde de kırılma ve renk değişiklikleri gibi sonuçlara yol açabilmektedir. Tedavi başlangıcını takiben 2-3 haftada gelişir ve tedavinin sonlanması ile 10-12 haftada iyileşir. Bu sorunun giderilmesine yönelik ek uygulamaya ihtiyaç yoktur, geçici bir durumdur. Bazı ilaçlar daha ender olarak avuç içi veya ayak tabanlarında hafif ağrılı kızarmalar yapabilir. Bu durumu mutlaka doktorunuza bildiriniz.
Cildiniz kuruyup kaşınırsa nemlendirici bir krem kullanabilirsiniz.
Güneşte dışarı çıkarken yüksek koruma faktörlü güneş kremi kullanınız.
İlaç verilen damar ve etrafına kolonya gibi alkol içeren solüsyonlar sürmeyiniz. Çünkü bu solüsyonlar o bölgede yanıklara neden olabilir.
Cildinizde herhangi bir değişiklik gördüğünüzde (kızarıklık, şişlik vs.) herhangi bir şey uygulamadan önce doktor veya hemşirenize danışınız.
Kemoterapi ilaçları uygulandığında vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan lökositlerin (akyuvarlar, beyazküreler,) kanamaya karşı koruyan trombositlerin ve vücuda oksijen taşıyan eritrositlerin (alyuvarlar, kırmızı küreler) yapımı baskılanır. Kanda bulunan eritrositlerin yaşam süresi 120 gün, lökositlerin 1-4 gün ve trombositlerin 10 gündür. Lökosit ve trombositlere kıyasla eritrositlerin yaşam süresi daha uzun olduğundan yorgunluk, enfeksiyon ve kanamadan daha geç ortaya çıkar. Yaşam süresi 1-4 gün gibi kısa olan lökositler en fazla etkilenmektedir, kemoterapiyi takiben 1-2 hafta sonra düzeyleri çok fazla düştüğünden hasta kendisini enfeksiyonlara karşı korumalıdır. Kanama çok fazla görülmemekle birlikte, genellikle hastalarda diş kanaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle hasta, dişlerini fırçalarken diş eti kanamasının arttığını ifade etmektedir. Kemik iliğinde üretilen kan hücrelerinin sayısını kan testleri gösterir. Kemoterapi alırken doktorunuz belli aralıklarla kan sayımı yaptırmanızı isteyecektir. Özellikle beyaz kan hücrelerinizin sayısı düşük olduğunda tedaviniz ertelenebilir veya ilaç dozunuz azaltılabilir.
Kemik iliğinde üretilen beyaz kan hücreleri (akyuvarlar, lökositler) vücudunuzun mikroplara karşı savunmasında önemli rol oynarlar. Bu nedenle beyaz kürelerin sayıca azalması enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olur. Kemoterapiyi takiben, özellikle 1-2 hafta sonra, beyaz kan hücrelerinizin sayısı normalden düşük olduğunda enfeksiyon oluşumunu önlemek için aşağıdaki önlemleri almanız son derece önemlidir:
Gün içinde ellerinizi sık aralıklarla sabunla yıkamaya özen gösteriniz. Özellikle yemek öncesi ve sonrası ile tuvaleti kullanmadan önce ve sonra elinizi çok iyi yıkadığınızdan emin olunuz.
Nezle, grip, uçuk, suçiçeği veya kızamık gibi bulaşıcı hastalığı olduğunu bildiğiniz kişilerden uzak durunuz. Kalabalık ortamlarda (sinema, market, alışveriş merkezi, kahvehane gibi) bulunmaktan kaçınınız.
Doktorunuzun haberi olmadan aşı yaptırmayın.
Çocuğunuz suçiçeği, kızamık, oral polio aşısı gibi canlı virüs aşıları olduysa almanız gereken önlemler konusunda mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Çiğ sebze ve meyveler yemeyiniz. Pişmemiş yumurta et ve deniz ürünleri yemeyiniz. Sebzeleri bol su ile yıkayıp iyice pişiriniz. Meyveleri yine bol su ile iyice yıkadıktan sonra kabuklu meyveleri soyarak ya da mikserden geçirerek suyunu içebilir veya pişirerek komposto şeklinde yiyebilirsiniz. Tüm yiyeceklerinizin iyice pişirilmesine özen gösterin ve dışarıda mümkün olduğunca yemek yemeyin.
Pimemi sütten yapılan gıdalardan uzak durunuz. Pastörize süt ve yoğurdu tercih ediniz.
Enfeksiyon kaynağı olabileceğinden, odanızda canlı çiçek, ev bitkileri, kuş kafesi, akvaryum, kedi ve köpek bulundurulmamalı, varsa başka bir odaya alınmalıdır. Hayvan dışkısında büyük miktarda bakteri ve mantar bulunduğundan, dışkının bulaştığı alanlardan uzak durmalısınız.
Beyaz kürelerinizin düşük olduğu dönemlerde, evinizin dışında maske takarak dolaşın.
Tüm bunlara dikkat etmenize rağmen enfeksiyon kapmanız mümkündür. Bu nedenle gözlerinizi, burnunuzu, ağzınızı, genital ve rektal bölgenizi aşağıdaki enfeksiyon belirtileri yönünden düzenli olarak kontrol ediniz.
Kemoterapiniz sırasında veya bittikten sonra, ateşiniz 38°C ’in üzerine çıkarsa, hiç vakit kaybetmeden doktorunuza müracaat ediniz. Doktorunuzu aramak veya hastaneye başvurmak için mesai saatlerini beklemeyiniz. Ayrıca derece kullanmayı mutlaka öğrenin.
Ateş, (38° C veya üstüne yükselmesi) titreme ve üşüme hissi
Yeni ortaya çıkan öksürük, balgam ya da boğaz ağrısı
İdrar yaparken ağrı ve/veya yanma hissi
Vajinal akıntı veya kaşıntı
Günde üç defadan fazla sulu dışkılama
Ağız içerisinde ya da dudak üzerinde gelişen uçuk, yara/beyaz alanlar
Ciltte bir hat boyunca uzanan ağrılı, içinde su olan ciltten kabarık deri döküntüleri
Kırmızı kan hücreleri içinde bulunan hemoglobin bütün dokulara oksijen taşır. Kırmızı kan hücreleri sayıca azaldığında oksijen taşıyan hemoglobin sayısı da azalacaktır. Bu durumda dokulara enerji için gerekli oksijen taşınamayacağından; halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, soğuğa tahammülsüzlük, göğüs ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi kansızlık belirtileri görülür. Kemoterapiniz sırasında, düzenli kan testleri yapılarak kanınızdaki alyuvar sayısı izlenecek ve eğer gerekirse kan verilecektir. Hastalık kapabileceği endişesiyle kan naklinden korkmak yersizdir çünkü size verilen kan bu risklere karşı gerekli test ve incelemelerden geçirilmiştir.
Bolca dinlenmeye çalışarak enerjinizi koruyunuz.
Günlük aktivitelerinizi sınırlayınız.
İyi ve dengeli beslenmeye önem veriniz. Özellikle demir içeren besinleri (yeşil yapraklı sebzeler, ıspanak, kırmızı et gibi) bolca tüketmeye çalışınız.
Otururken veya sırt üstü yatarken aşamalı olarak ayağa kalkmanız baş dönmesi ya da denge kaybını önleyecektir.
Kemoterapi ilaçları kemik iliğini etkileyerek kanın pıhtılaşmasında önemli bir işlevi olan trombositlerin sayısını azaltır. Trombositlerin sayısı yeterli olmadığında küçük bir çarpma ya da yaralanmada bile normalden daha kolay morarma veya kanamanız olabilir. Çok şiddetli durumlarda, herhangi bir yaralanma olmaksızın kendiliğinden kanamalar ortaya çıkabilmektedir.
Umulmadık kanamalar
Cilt altında küçük kırmızı noktacıklar oluşması,
İdrar renginde pembeleşme, kırmızılaşma,
Dışkı renginin siyahlaşması ya da dışkı renginde kan görülmesi,
Diş eti ya da burun kanamaları,
Bir adet döneminden uzun süren kanamalar,
Baş ağrıları ve görmedeki değişiklikler,
Kan testlerinde trombosit sayınızın düşük olduğu tespit edilirse trombosit nakli yapılacaktır.
Doktor veya hemşirenize danışmadan Aspirin, Aspirin içeren ilaçları, romatizma ilaçlarını ve ağrı kesicileri kesinlikle kullanmayınız.
Doktorunuzun onayını almadan alkol içeren içecekleri kullanmayınız.
İğne, makas ve bıçak gibi kesici aletleri kullanırken çok dikkatli olunuz.
Yemek pişirirken ya da ütü yaparken herhangi bir yerinizi yakmamaya dikkat ediniz ve mutfakta fırın veya ocaktan herhangi bir şey alırken kalın eldiven kullanınız.
Yaralanmaya neden olabilecek hareketlerden kaçınınız.
Tıraş olurken ya da istenmeyen tüyleri alırken jilet kullanmayınız. Elektrikli tıraş makinesi veya tüy dökücü krem kullanabilirsiniz.
Dişlerinizi fırçalarken yumuşak diş fırçası kullanınız.
Kabızlığı önlemek için bol sıvı alınız, posalı gıdalar yiyiniz.
Güçlü hapşırma ve sert sümkürmelerden kaçınınız.
Cinsel ilişki sırasında su bazlı kayganlaştırıcılar kullanınız.
Sıkan kıyafetleri kullanmayınız.
Her ilaç tedavisi öncesinde tam kan sayımı yaptırmanız gerekir. Çünkü bazı ilaçlar kan hücrelerinin sayısını düşürmektedir. Bunlardan en önemlisi beyaz kan hücrelerinin sayısındaki düşmedir. Beyaz kan hücrelerinizin sayısı düşük çıktığında (genellikle 3500/mm3'ün altına düştüğünde veya absolü nötrofil oran 1500/mm3 'ün altına düştüğünde) ya da diğer kan hücrelerinizde belirgin bir düşme saptandığında dinlenme süreniz uzatılır ve kan hücrelerinizin istenilen değere ulaşması beklenir. Böyle bir durum olduğunda hemşireniz ya da doktorunuz tarafından size açıklama yapılacaktır.
Bazı kemoterapi ilaçları ağzınızı ve boğazınızı tahriş edebilir ve bazen küçük ağız yaraları veya “mukozit" denilen ağız sorunlarının oluşumuna neden olabilir. Ağzınızda oluşan yaraları mutlaka doktorunuza haber veriniz. Genellikle tedaviden 5-10 gün sonra başlar ve 3-4 hafta sonra tamamen iyileşir. Ağızda oluşan yaralar, ağrılı olmalarının yanı sıra, enfeksiyon oluşumu için de büyük bir risk oluşturur. Aynı zamanda ağızda kuruluk ve tahriş nedeniyle kanama meydana gelebilir. Bazı kemoterapi ilaçları tat alma duyunuzu değiştirebilir. Yiyeceklerin tadı size daha tuzlu, ekşi ve metalik gelebilir. Kemoterapi bitince tat alma duyunuz normale dönecektir.
Kemoterapi sırasında oluşan enfeksiyonlar ciddi sorunlara neden olacağından bu problemlerin oluşmadan önlenmesi gerekir. Diş çürüğü ya da ağrı gibi problemleriniz varsa kemoterapi uygulamasına başlamadan en az iki hafta önce diş hekimine gitmeniz gerekir. Ağız yarası ve mukozit oluşumunu önlemede iyi bir ağız bakımı son derece önemlidir.
Düzenli olarak, her yemekten sonra ve yatmadan önce yumuşak bir diş fırçasıyla dişlerinizi fırçalayınız. Diş macunu olarak florid ve karbonat içeren ürünlerin kullanılması daha yararlı olur.
Doktorunuzun önerisi dışında ticari gargaralar kullanılmamalı, kullandığınız gargaranın alkol içeriğinin %6'dan fazla olmamasına dikkat etmelisiniz.
Günde en az dört kez (sabah, öğle, akşam yemeğinden sonra ve gece yatmadan önce) yukarıdaki karışımlardan herhangi birini kullanarak ağız gargarası yapmalısınız.
Beyaz küre ve trombositlerinizin düşük olduğu dönemlerde (özellikle kemoterapiden 7-10 gün sonraki dönem) dişlerinizi fırçalamayınız çünkü bu dönemde diş eti kanaması ve enfeksiyon riskiniz vardır.
Fırçalamak yerine ağız gargaraları ve karbonatlı gargara (1 su bardağı ılık suda 1 çay kaşığı karbonatı karıştırarak elde edebilirsiniz) ile ağzınızı temizleyiniz.
Eğer diş macunu ağzınızı sızlatıyorsa veya dişlerinizi fırçalarken mideniz bulanıyorsa, fırçalamak yerine ağız gargaraları ve karbonatlı gargara ile ağzınızı temizleyiniz.
Kullanıyorsanız takma dişlerinizi düzenli olarak sabah, akşam ve her yemekten sonra kesinlikle ağzınızdan çıkararak temizleyiniz. Damağınıza iyice oturmayan takma dişlerinizi kullanmayınız ve diş doktorunuza başvurunuz. Gece yatarken takma dişlerinizi çıkarmayı unutmayınız.
Dudaklarınızı Vazelin veya dudak yağları ile nemlendiriniz.
Kolay yutmanızı sağlamak için sulu yiyecekleri tercih ediniz. Günde en az iki litre sıvı içiniz. Ağız yaraları başlarsa doktorunuza haber veriniz.
Dişleriniz için mutlaka tedavi ve özellikle çekim gerekiyorsa, bunu kemoterapi başlamadan önce kan değerleriniz normal sınırlarda iken yapınız.
Tahrişe neden olabilecek asitli, çok sıcak ve çok soğuk içeceklerden, alkol ve tütün kullanımından kaçınılmalıdır.
Ağızda herhangi bir yara veya mukozit gözlenmişse gargara 2 saat ara ile yapılmalıdır.
Tüm bu önlemlere rağmen ağzınızda görünüm, his veya tat yönünden bir değişiklik olduğunda doktorunuza veya hemşirenize haber vermelisiniz.
Kemoterapi ilaçları iştah azalmasına neden olabilir. Tedavi esnasında üzerinde önemle durmanız gereken konulardan bir tanesi ideal kilonuzu korumaktır. Kilo almamaya ve vermemeye özen gösterin. Yüzde 10 kilo kaybı veya alımı doz değişikliğine sebep olabilir. Bulantı hissi ve kemoterapiden kaynaklanan tat alma duyunuzdaki değişiklikler iştah kaybına yol açabilir. Yeme isteğinin azalması kilo kaybına, bu da halsizlik ve yorgunluğa yol açabilir.
Gün içinde 5-6 kez küçük öğünler şeklinde az ve sık yemeye çalışınız.
Yemekten önce midenizi sıvı ile doldurmayınız. Midede dolgunluk ve doyma hissine neden olacağı için yemekle birlikte sıvı alımı azaltılmalı ve gaz yapıcı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
Peynir, süt, yoğurt, yumurta, et ve sütlü tatlılar gibi proteinli yiyecekleri tercih ediniz. Yemek aralarında yüksek kalorili ve proteinli besinleri yemeye çalışınız.
Bazı kişiler kemoterapi sırasında tat alma dokularındaki değişiklikler nedeniyle kırmızı et yeme isteğini kaybedebilirler. Bu şekilde bir tat değişimi nedeniyle iştahsızlığınız varsa değişik soslar kullanabilirsiniz.
Tüm bunlara rağmen iştahsızlığınız devam ediyorsa ve kilo kaybediyorsanız zaman geçirmeden doktor veya hemşirenize danışmalısınız.
Kemoterapi ilaçları barsak mukozasındaki hücreleri etkilediği için ishal meydana gelebilir. İshaliniz 24 saatten fazla devam ediyorsa, ishalle birlikte karın ağrısı ya da kramp varsa doktorunuza bildirmeniz gerekir. Çok ciddi durumlarda doktor ishal giderici ilaçlar önerebilir.
İshal nedeniyle kaybettiğiniz sıvıyı tekrar kazanmak için su, elma suyu, açık çay gibi içecekleri tercih ediniz. Ancak bunların oda ısısında veya ılık olmasına dikkat ediniz.
İshal ve krampınızı artırabileceğinden, lifli yiyecekler yerine beyaz ekmek, pirinç veya makarna, muz, kabuğu soyularak ezilmiş ya da pişirilmiş meyve, kaşar peyniri, yoğurt, yumurta, kaynatılmış/ezilmiş kabuksuz patates, derisi çıkarılmış tavuk, hindi veya balık eti gibi düşük lifli yiyecekleri tercih ediniz.
İshal nedeniyle kaybettiğiniz potasyumu tekrar kazanmak için muz, patates, şeftali ve armut gibi potasyum içeriği yüksek besinleri tüketiniz.
Kahve, çay, alkollü içeceklerden kaçınınız.
Kemoterapi alan bazı kişilerde aldıkları ilaçlar nedeniyle kabızlık meydana gelebilir. Bazı kişilerde de normalden az yemek yeme ya da hareketsizlik nedeniyle kabızlık görülebilir. Bu tür durumlarda doktorunuzun önerisi olmadan kendi kendinize laksatif veya müshil kullanmamalısınız. Öncelikle diyet ve egzersiz ile bu sorununuzu gidermeye çalışmalısınız.
Renkli ilaç alıyorsanız, idrarınız o ilacın renginde olabilir. İdrarınızın rengi zamanla açılacaktır. Örneğin kırmızı renkte olan Adriamycin adlı ilacı alıyorsanız idrarınız kırmızı, mavi renkte olan Mitomycin adlı ilacı alıyorsanız idrarınız mavi renkte olabilir. Bunun dışında kanlı veya ağrılı idrar yapma durumunda mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Yan etkilerin iyileşme zamanı alınan ilaca ve genel sağlık durumunuza bağlıdır. Kemoterapi aldıktan sonra normal hücrelerin çoğu hızla iyileşeceği için birçok yan etki de beraberinde kaybolur. Bazı yan etkiler hızla kaybolurken bazıları daha uzun zamanda iyileşir.
Kemoterapi ilaçlarının bazıları kadın ve erkekte cinsel organ ve fonksiyonları etkileyebilir. Bu etkiler kullanılan ilaca, bireyin yaşına ve genel durumuna göre değişebilir. Kemoterapiye başlamadan önce kemoterapinin doğurganlığa etkisini bir uzmanla konuşmalısınız ve ileride çocuk sahibi olmak istiyorsanız, gerekli önlemleri almalısınız.
Bazı kemoterapi ilaçları sperm hücrelerinin sayısını, hareket yeteneğini azaltabilir veya diğer hücre anormalliklerine neden olabilir. Bunun sonucu kalıcı veya geçici kısırlık oluşabilir. Kısırlık erkeğin çocuk sahibi olma yeteneğini etkileyebilir ancak ilişkide bulunma yeteneğini etkilemez. Kemoterapi ilaçlarının kromozomlar üzerine zararlı etkisi olması nedeniyle, kemoterapi alan erkeklerin tedavi süresince eşi ile ilişkisi sırasında etkin bir doğum kontrol yöntemi kullanması ve eşinin hamile kalmamasına dikkat etmesi gereklidir.
Bazı kemoterapi ilaçları kadının yumurtalıklarını etkiler ve hormon üretimini azaltabilir. Kemoterapi alan kadınların adet düzenleri bozulabilir veya ilaç alırken adetten kesilebilirler. Yumurtalıklardaki hasar sonucu kalıcı veya geçici kısırlık oluşabilir. Kısırlık kadının hamile olma yeteneğini etkileyebilir ancak bu durum kadının yaşına, aldığı ilaca ve ilaç dozuna bağlı olarak değişir. Kemoterapinin anne karnında gelişen bebeğe zararlı etkileri nedeniyle hamile kalınması tavsiye edilmediği için doğum kontrolüne devam edilmesi gereklidir. Ayrıca kadınlarda kemoterapinin hormonal etkileri nedeniyle sıcak basması, vajinal kuruluk veya yanma gibi menopoz benzeri belirtiler görülebilir.
Kemoterapi gören birçok hastanın cinsel yaşamı tedaviden etkilenmez. Ama bazı hastalar tedavileri süresince cinsel yaşamlarında geçici olarak bir kısım değişiklikler fark edebilirler. Bunlar genellikle önemsiz, kısa süreli değişikliklerdir. Cinsel yaşamınızda uzun süreli bir etki olmaz. Kendisi veya eşi kemoterapi gören bir kadının tedavi sırasında hamile kalması sakıncalıdır. Çünkü ilaçlar bebeği etkiler. Bu yüzden doktorunuz, tedavi boyunca güvenli bir doğum kontrol metodu kullanmanızı önerir. Kan değerleri uygun olduğu sürece cinsel ilişkiye girmenin bir sakıncası yoktur. Kemoterapinin etkisiyle erken menopoza giren kadınlarda menopoza bağlı olarak vajinal kuruluk, cinsel ilişkileri zorlaştırıyorsa doktorunuz bir krem önerebilir.
Sayılan bütün bu yan etkilerin dışında ortaya çıkan diğer rahatsızlıklarınız için (idrar yaparken yanma, idrarda kan, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi) mutlaka doktorunuza başvurunuz. Çok nadir olarak kemoterapilerin daha önceden bilinmeyen bazı yan etkileri ortaya çıkabilir.
”
Alo Yeditepe