Kadınların da kalp hastalıklarına yakalanma riskinin yüksek olduğuna dikkat çeken Özveren, “Ancak birçoğu bu gerçeğin farkında değil. Dolayısıyla erken tanıda geç kalınıyor” dedi…
Kalp-damar hastalıkları toplumumuzda hala ‘erkeklere özgü' bir hastalık olarak algılanıyor. Dolayısıyla kadınların birçoğu alarm işaretlerinin panik ataktan ya da stresten kaynaklandığını düşünüyor. Ayrıca hastalık belirtilerinin erkeklerden farklı olması da kadınların aklına kalp hastalıklarını getirmiyor. Ancak kadınların da ciddi bir risk altında olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Olcay Özveren, bu konuda doğru bilinen yanlışları şöyle sıraladı…
Bu konudaki en yanlış bilgilerden biridir. Araştırmalar erkeklerde kalp hastalığına bağlı yaşam kayıplarının son 25 yıl içinde istikrarlı şekilde düşerken kadınlarda böyle bir değişim gözlenmediğini de ortaya koyuyor. Hiç şüphesiz bu sonucun ortaya çıkmasında bilgisizlik ve gerekli önlemlerin alınmamasının çok büyük önemi bulunuyor.
Kalp hastalıklarında yaşın önemli bir risk faktörünü oluşturmasıyla birlikte genç kadınlarda da kalp hastalıkları ortaya çıkabilir. Özellikle sigara içen, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterole sahip kişiler ve diyabet hastası genç kadınlar da kalp hastalığı açısından risk altındadır. Kadınlarda kalp hastalığı gelişme riski menopozdan sonra önemli bir artış gösterir. Kadınlar düzenli egzersiz yaparak, sağlıklı beslenip, düzenli sağlık kontrollerini yaptırarak bu riski kontrol altına alabilirler.
Kadınlarda kalp hastalığı riskini azaltmak adına düzenli egzersizin önemi büyük. Ancak unutulmamalıdır ki, düzenli egzersiz yapan kadınlar da kalp hastalığıyla karşı karşıya kalabilir. Çünkü yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, aile öyküsü ya da sigara kullanımı gibi birçok faktör hastalıkların ortaya çıkmasında etkilidir.
Women's Heart Foundation tarafından aktarılan verilere göre, kalp krizi geçiren kadınların yaklaşık yüzde 42'si bir yıl içinde hayatını kaybediyor. Bu rakam erkeklerde yüzde 24 seviyesinde seyrediyor. Bu sonucun ortaya çıkmasındaki temel etken ise kalp krizi sonrası ilaç tedavisine gerektiği şekilde riayet edilmemesi olarak gösteriliyor.
Kalp hastalıklarının kadınlar için tehlikeli olmasının temel nedenlerinden biri semptomlarının yeterince tanınmamasıdır. Kadınlardaki kalp krizi belirtileri erkeklerden farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle de yaşadıklarının nedenini anlayamıyor, dolayısıyla gerekli önlemleri almakla geç kalabiliyorlar. Örneğin kalp krizi geçiren kadınların tümünde göğüs ağrısı yaşanmıyor. Sırt, boyun veya karında ağrı gibi belirtilere dikkat edilmeli.
Bu yanlış bilginin de oldukça yaygın ve bu nedenle de alınması gereken önlemlerde geç kalınabiliyor. Kalp hastalıklarında aile öyküsünün olması riski artırıcı önemli faktörler arasında yer alır. Ancak ailesinde kalp hastalığı olmayanlarda da kalp hastalıkları görülebileceği unutulmamalı. Sigara içmek tek başına çok büyük bir risk faktörünü oluşturur. Bunun yanında diyabet, uyku apnesi, depresyon, yüksek trigliserid seyiyesi, yüksek tansiyon da kalp hastalıkları açısından risk oluşturur.
Kalp krizi yaşam kaybı açısından çok ciddi bir sonuç olmakla birlikte ne yazık ki kalp hastalıklarının yarattığı tek riski oluşturmuyor. Kalp hastalıkları inme (felç) kaynaklı yaşam kayıplarının yüzde 60'ını oluşturuyor. Üstelik gebelik hipertansiyonu yaşanması, doğum kontrol hapı kullanımı, hormon replasman tedavisi görmek gibi sadece kadınlara özgü risk faktörleri inme riskini artıran diğer etkenler arasında yer alıyor.
”
Alo Yeditepe