İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, ‘Yüksek hava sıcaklığı, fazla efor, aşırı heyecan gibi durumlar dışında oluşan terlemeler menopozdan kullanılan ilaçlara enfeksiyonlardan kansere kadar birçok etken ve hastalıktan kaynaklanabilir’’ dedi.
Terleme, vücut ısısını dengeleyen doğal bir mekanizmadır. Genellikle hava sıcaklıklarına, harekete ya da korku, heyecan gibi duygusal değişimlerde oluşur. Ancak durduk yere terlemenin tıbbi bir sorunun göstergesi olabileceğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, işte onları şöyle sıraladı:
Kan şekeri düşmesi olarak tanımlanan hipoglisemi terlemeye yol açar. Şekerin düşmesi ile vücutta insülinin zıddı etki gösteren büyüme hormonu adrenalin, kortizol gibi bazı hormonların salınımı artıyor. Bu durum, adrenerjik aktiviteye yani terleme ve çarpıntıya yol açıyor. Hipoglisemi diyabetin erken döneminde yani insülinin fazla salgılandığı dönemde veya tedavi sırasında ilaç ve beslenme ilişkisini ayarlayamayan hastalarda daha çok ortaya çıkıyor. Sorunun kaynağının hipoglisemi olup olmadığını anlamanın yolu, terleme sırasında kan şekeri ölçümü yapmaktır. İlaç tedavi planını yeniden ayarlamak ve beslenme eğitimi vererek kan şekeri düşmelerinin ve terlemenin önüne geçilebiliyor.
Premenopoz ve erken menopoz döneminde hormonal düzensizliğe bağlı sıcak basmaları ile birlikte terleme olabiliyor. Hatta bu dönemdeki kadınlarda terlemenin en sık sebebini oluşturuyor. Hekim kontrolünde olmak kaydıyla hormon replasman tedavisi bu sorunu çözebiliyor.
Tiroit bezinin hızlı çalışması yani hipertiroidizm vücuttaki birçok sistemin de hızlı çalışmasına neden oluyor. Bu durumda terlemeye ek olarak çarpıntı, sinirlilik, kilo kaybı görülebiliyor. Feokromositoma da böbreküstü bezinin merkez kısmı hızlı çalışarak adrenalin hormonunu kontrolsüz üretiyor. Dolayısıyla hastada terleme, çarpıntı, tansiyon yüksekliği gözleniyor. Karsinoid sendromu da sindirim sistemi mukozasının küçük tümörlerinden serotonin ve benzeri maddelerin salgılanmasıyla ortaya çıkıyor. Hastada sıcak basması, çarpıntı, terleme, bulantı gibi şikayetlere neden olabiliyor. Bu sorunlarda ilaç tedavisi ya da cerrahi uygulanıyor.
Lenfoma gibi bazı kanser türlerinde terleme ilk belirti olarak ortaya çıkıyor. Hastada aynı zamanda kilo kaybı, iştahsızlık gibi belirtiler de gözleniyor. Lenf bezlerinin koltukaltı, kasıklar, boyun, karın, göğüs bölgesi gibi lokalizasyonlarında patolojik büyümenin mikroskop altında incelenmesiyle tanı konuyor. Günümüzde lenfoma tedavisinde oldukça başarılı sonuçlara ulaşılabiliyor.
Bazı ilaçlar da terlemeye yol açabiliyor. Bunların başında antidepresanlar geliyor. Ayrıca bazı ateş düşürücüler de terlemeye yo açabiliyor.
Bazı hastalıklar ter bezlerinin çalışmasını sağlayan sinirleri bozarak terleme bozukluklarına yol açabiliyor. Altta yatan hastalık düzeltilebilirse terleme bozukluğunda da iyileşme görülüyor.
Belli bir nedene bağlı olmadan ter bezlerinin hızlı çalışması (idiyopatik hiperhidroz) terleme nedenlerinden biridir. Laboratuvar testleri normal görünen bu sorun yaşam kalitesini ciddi oranda düşürüyor. Ter bezlerinin faaliyeti bazı ilaçlarla veya botoks enjeksiyonları ile azaltılabiliyor.
Terlemenin sık sebeplerindendir. Ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi genel belirtilere bulantı, kusma eşlik eder. En sık tüberküloz ve Brusella bakterisi terlemeye yol açar. Bakteriyel enfeksiyonlardan özellikle kalp kapağı enfeksiyonu, kemik enfeksiyonu, apseler ve HIV enfeksiyonu terlemeye neden olabilir. Uygun antimikrobiyel ilaçlarla tedavi edilebilir.
Basın Yansımaları: sözcü
”
Alo Yeditepe