Astımın kesin bir tedavisi yok. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçların düzenli kullanımıyla hastalığın kontrol altına alınabileceğini vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seha Akduman, bu konuda önemli tavsiyelerde bulundu.
Astım ülkemizde ortalama olarak her 10 erişkin ve çocuktan birinde görülüyor. Üstelik son yıllarda hem çocuklarda hem de yetişkinlerde giderek artıyor. Tanı almamış ve takipsiz hastalarda yıllar içerisinde akciğer fonksiyon kaybına yol açan hastalığın yaşam kalitesini de düşürdüğünü belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seha Akduman, 2 Mayıs Dünya Astım Günü kapsamında şu açıklamaları yaptı:
Astım hava yollarında, aşırı duyarlılıkla karakterize kronik bir hastalıktır. Hava yollarındaki (bronşlar) aşırı duyarlılık, inflamasyon (yangı) yani vücuttaki iltihaplanmanın artması sonucunda hava yollarında daralmaya, artan balgam üretimine ve inatçı öksürüğe neden olur. Sigara içen ve tedavisiz kalan astım hastaları KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) özellikleri gösterir. Alerjenler; vücudumuz için zararsız olan ancak duyarlı kişilerde bağışıklık sisteminin reaksiyonuna neden olabilen maddelerdir.
Çocuklarda astımın yüzde 80'i, erişkinlerde yüzde 50' si alerji kaynaklıdır. En sık karşılaşılan alerjenler, polenler, ev tozu akarları, küf mantarı sporları, hamamböceği, hayvan tüyleri ve yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi gıdalardır. Genetik yatkınlık, obezite, alerjik bünyeye sahip olma, mesleki zararlı partiküllere maruziyet gibi birçok risk faktörü bulunmaktadır. Bununla birlikte, hava kirliliği ve sigara, stres ya da duygusal değişiklikler, özellikle kontrolsüz astımlarda egzersiz ve soğuk hava astım ataklarına neden olan etkenler arasında yer almaktadır.
Astım hastalarında şikayetler genellikle nöbetler halinde gelir. En önemli belirtileri koku, toz, duman ve alerjen maruziyetinden sonra başlayan nefes darlığı, öksürük, göğüste baskı hissi, nefes açlığıdır. Mevsimlere bağlı olarak da değişim gösterebilecek bu belirtiler genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıktığı görülmektedir. Öksürükler sabaha karşı, inatçı ataklar halinde, bazen hırıltı ile ortaya çıkar. Nefesin yetmediği hissi de hastalar arasında çok yaygındır.
Astım kronik bir hastalık olduğu için kesin tedavisi yoktur. Bununla birlikte uygun tedavi ile tam kontrolü sağlamak mümkündür. Temel prensip basamaklı tedavidir. İlaçlar, tedavi edici ve kısa etkili kurtarıcı ilaçlar olarak ayrılır. Tedavi edici ajanlar hekim kontrolünde karar verilmeli, kurtarıcı ilaçları hangi durumlarda kullanılması gerektiği hastaya anlatılmalıdır. Hasta eğitimi özellikle atak tedavisinin erken başlaması için büyük önem taşımaktadır. İhmal edilen ve uzun yıllar tam kontrol altında olmayan hastalarda yıllar içerisinde kalıcı hasarlar gelişeceği ve akciğer kapasitelerinin geri dönüşümsüz azalacağı unutulmamalıdır.
Ataklara sebep olan etkenleri bilin ve bunlardan uzak durun.
Basın Yansımaları: Sözcü
”
Alo Yeditepe