Çocukluk çağı kanserleri arasında ilk sırada yer alan akut lösemide yüz güldürücü sonuçlar alındığını söyleyen Pediatrik Kemik İliği Nakli Kliniği, “Ülkemizde de bu konuda farkındalık artırılmalı ve acıma, umutsuzluk duygusunun oluşmasına izin verilmemeli” dedi.
Çocukluk çağı kanserlerinde lösemiler ilk sırada yer alıyor. Yetişkinlerde kronik lösemiye daha sık rastlanırken çocuklarda görülen lösemi türü genellikle akut lösemi oluyor. Kronik lösemiye bu dönemde daha nadir rastlanıyor. Bu konuyla mücadelede en önemli kriterin doğru bilgilerle farkındalığın artması olduğunu söyleyen uzmanımız, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Özellikle çocukluk çağı lösemilerinde günümüzde yüz güldürücü sonuçlar alındığının altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Kliniği Sorumlusu, bu nedenle hastalıkla ilgili toplum genelinde acıma ve umutsuzluk oluşmaması gerektiği söyledi.
Uzmanımızın verdiği bilgiye göre, ne yazık ki löseminin tek bir nedeni bulunmuyor, ancak bazı faktörler hastalığın gelişmesinde yardımcı olabiliyor. Özellikle kimyasal toksik maddelerden, iyonize radyasyondan uzak durmak gerektiğini söyleyen uzmanımız, “Lösemi kalıtsal bir hastalık değildir. Bu nedenle ebeveynlerde hastalığın olması çocuklarda da görüleceği anlamına gelmez. Ancak bazı kalıtsal hastalıklarda lösemi görülme sıklığı artabiliyor.’’
Akut löseminin genellikle hızlı gelişen bir tablo ile ortaya çıktığını söyleyen uzmanımız, şunları anlattı: “Kemik iliğini istila eden lösemi (tümör) hücreleri kemik iliğini ve içindeki hücreleri çalışamaz hale getiriyor. Kemik iliğindeki bizi enfeksiyonlardan koruyan beyaz kan hücreleri yansıra kırmızı kan hücreleri de üretilemiyor. Sonuç olarak gelişmeye başlayan kansızlık nedeni ile çocuk iştahsız olur, rengi soluklaşır, çabuk yorulur ve halsiz olur. Ardından vücut koruyucu asker hücreleri dediğimiz lökositler üretilemediği için ateş ve enfeksiyon görülür. Bununla birlikte kanamayı durdurucu kan pulcukları (trombositler) azaldığı ve yapılamadığı için vücutta minik kırmızı döküntüler çıkar ve bazen “ekimoz” adı verilen geniş koyu renkli morluklar ortaya çıkar. Daha çok boyunda olmak lenf bezlerinde ağrısız şişmeler görülebilir.”
Ancak her ateşin yükselmesi veya boynun iki yanında lenf bezlerinin büyümesi ya da vücutta döküntüler çıkmasının lösemi hastalığını desteklemediğine dikkat çeken çocuk onkolojisi uzmanı “Birçok viral enfeksiyonda boyundaki lenf bezleri şişebilir, ateş ve halsizlik gelişebilir. Dolayısıyla aileler hemen ‘’lösemi’’ düşünerek korkuya ve paniğe kapılmamalı. Diğer önemli bulgular ise çocukta kemik ağrıları ve ayağıyla yere basamama olup bu durum büyüme çağındaki kemik ağrılarıyla karıştırılabileceği için dikkatli olmak gerekir ” dedi.
Lösemi her yaşta görülmekle birlikte çocukluk çağında 2 ila 5 yaş arasında daha sık görülüyor. Tanı için şüphe duyulan hastalarla ise tam kan tablosuna bakılıyor. Ancak lösemi kemik iliğinden kaynaklanan bir kanser olduğundan kesin tanının kemik iliğinin patoloji, genetik ve akan hücre ölçer laboratuvarlarında incelenmesi ile konulabileceğini söyleyen çocuk onkolojisi uzmanı , “Bu sayede çocuğun akut löseminin alt türleri olan akut myeloblastik veya akut lenfoblastik olup olmadığı tespit edilir. Ayrıca ileri teknik yöntemlerle moleküler düzeyde tümör hücresinin kimliği okuyarak hastanın risk grubunu belirliyoruz. Risk sınıflandırması hastaya başlanacak tedavinin seçiminde belirleyici olması açısından çok önemlidir” diye konuştu.
Çocukluk çağındaki löseminin tedavisinin kemoterapi olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu, tedavi yaklaşımıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Hastalığın başlangıcında “Remisyon İndüksiyon Tedavisi” yani hücum tedavisi uygulanır. Bu dönem 4-8 haftalık bir tedavidir ve mutlaka hastanede yatırılarak yapılmalıdır. Sonraki süreç pekiştirme tedavisidir ve biraz hastanede biraz evde geçer. Sonrasında da idame tedavisi evden hastaneye gelip giderek yapılır. Çocuk tedaviye yanıt verir, iyileşmeye başlar ancak biz hastalığı moleküler düzeyde takip ederiz. Çünkü minimal düzeyde bir hastalık kalması bizim için bir alarm sinyalidir.“
Tanıyla birlikte hastalığın tedavi sürecinde hem çocuk, hem de ebeveynleri için uzun soluklu ve zor bir süreç başladığını ancak bu süreci atlatabilmek için güçlü olmak gerektiğini söyleyen uzmanımız, “Evet bu durum aile için bir travma olabilir. Ancak günümüzde lösemi tedavilerinden elde edilen sonuçların oldukça yüz güldürücü olduğu unutulmamalı” dedi.
Lösemili hastalara hemen kök hücre uygulanmadığını bu konuda yanlış bir kanı olduğunu söyleyen uzmanımız, şu bilgileri verdi: “Akut Lenfoblastik Lösemide standart risk grubundaki çocuk hastaların yüzde 85’i sadece kemoterapi ile iyileşir. Kök hücre nakli ancak yüksek risk grubuna giren hastalara uygulanabilir. Dolayısıyla her çocukluk çağı lösemisinin çaresi kök hücre nakli değildir. Kök hücre naklinde bahsedilen hücreler kemik iliğinde üretilen Hematopoietik (Kan Oluşturan) kök Hücrelerdir. Kök hücre naklinde anne ve babadan geçen aynı genetik mirası paylaşan kardeş en ideal kök hücre donörüdür. Bunu ‘doku tipi uyumlu kardeş’ orak da tanımlıyoruz. Günümüzde uyumlu kardeşi olmayan hastalarımıza aile içinden ya da akrabadışı gönüllü-uyumlu vericilerden kök hücre nakli yapıyoruz.”
“Önemli bir çağrı yaparak her sağlıklı bireyi kök hücre bağışçısı olmaya davet ediyorum’’ diyen uzmanımız, “Ne kadar çok sayıda donör olursa, aile içinde vericisi olmayan hastalarımızın nakil olma ve iyileşme şansı o kadar artacaktır. Son mesajım lösemi tanısı almış çocuklarımızın ailelerine ‘’Lütfen lösemi karşısında paniğe kapılmayın, ve unutmayın günümüzde kemoterapi ile tedavi başarısı yüksek bir hastalıktır, bu uzun ve zor süreçte hep yanlarındayız, bize güvensinler” diye konuştu.
”
Alo Yeditepe