Baş ve boyun kanserleri, beyin, göz ve omurga (vertebra) gibi özel alanlar hariç tutulmak üzere; ağız, dudak, dil, yanak mukozası, burun, sinüsler, yutak (boğaz), gırtlak, bademcikler, tiroid ve tükürük bezleri gibi anatomik bölgelerde gelişen kötü huylu tümörleri kapsar. Özellikle üst solunum ve sindirim yolları boyunca uzanan dokularda sık görülür.
En önemli risk faktörleri tütün ve alkol kullanımıdır. Özellikle her ikisinin birlikte kullanımı, kanser riskini katlayarak artırır. Ayrıca HPV (insan papilloma virüsü) enfeksiyonu özellikle ağız ve boğaz bölgesi kanserlerinde etkili olabilir. EBV (Epstein-Barr virüsü) ise nazofarenks ve tükürük bezi kanserlerinde rol oynayabilir. Kimyasal maruziyet (ör. ahşap tozu, formaldehit), bazı mesleki riskler, genetik yatkınlık ve zayıf ağız hijyeni de riski artıran etkenler arasındadır.
Belirtiler tümörün bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterir. En sık görülen belirtiler:
Baş-boyun kanserleri tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 4-5’ini oluşturur. Erkeklerde daha sık görülür ve genellikle 50 yaş üzeri bireylerde tanı konulur. En yaygın türleri ağız içi, gırtlak ve yutak kanserleridir.
Baş, boyun kanserlerinin tedavisinde llk basamak genellikle cerrahidir. Tümörün yeri, evresi ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınarak cerrahiyi radyoterapi, kemoterapi, immünoterapi ve akıllı ilaçlar takip edebilir. Erken evre tümörlerde cerrahi ile tam iyileşme sağlanabilirken, ileri evrelerde kombine tedaviler uygulanır. Tedavi hastaya özel planlanmaktadır.
Baş, boyun kanserlerine yakalanma riskini azaltmak için mutlaka bazı önlemler almak ve yaşam kalitesinde değişiklik yapmak gerekir. Yapılması gerekenleri şöyle sıralamak mümkün;
Ameliyat veya tedavi sonrası hastalar konuşma, yutma, nefes alma gibi temel fonksiyonlarda zorlanabilir. Bu durumda; konuşma terapisi, yutma ve beslenme rehabilitasyonu, solunum desteği ve egzersizleri, psikolojik destek ve danışmanlık, kanser destek grupları ile sosyal destek, gerekli durumlarda estetik ve rekonstrüktif cerrahi müdahaleler rehabilitasyon sürecinin önemli parçalarıdır.
Baş-boyun kanseri tedavisinden sonra düzenli takip şarttır. Bunun için tedavinin ilk iki yılında 3 ayda bir, 2-5 yıl arası, 6 ayda bir olmak üzere takipler sürdürülmelidir. Sonrasında yılda bir kez kontrol önerilir. Takipte fizik muayene, görüntüleme yöntemleri (PET, MR), laboratuvar tetkikleri ve gerekirse biyopsi yapılır. Bu süreçte hastanın sigara ve alkolü kesin olarak bırakması gerekir. Bununla birlikte takip sıklığında yine hastaya göre planlama yapıldığı için hastanın hekiminin işaret ettiklerini dikkate alması gerekir.
Bu bireyler özellikle sigaraya devam ederse hem aynı bölgede nüks hem de başka bölgelerde yeni bir kanser geliştirme riski altındadır. Bu riski azaltmak için: Tütün ve alkolü tamamen bırakmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, doktor kontrollerini aksatmamak ve ağız ve boğaz hijyenine dikkat etmek hayati öneme sahiptir. Özellikle sigara bırakılmadığında ikinci birincil kanser riski anlamlı şekilde artar.
Evet, dudak ve ağız içinde de kanser gelişebilir. Dudak kanseri genellikle yara şeklinde kendini gösterir. Geçmeyen uçuk benzeri lezyonlar, iyileşmeyen aftlar ve giderek büyüyen yaralar ağız içi kanserlerinin erken belirtisi olabilir. Görünür bir bölgede olduğu için genellikle erken fark edilme şansı yüksektir.
Gırtlak kanserinin en belirgin belirtisi uzun süreli ses kısıklığıdır. Bunun yanı sıra yutma güçlüğü, boğaz ağrısı ve boyunda kitle oluşumu da önemli bulgular arasındadır. Özellikle sigara kullanan bireylerde uzun süren ses değişiklikleri ciddiye alınmalıdır.
Tütün ve alkol ayrı ayrı baş-boyun kanseri riskini artırır. Ancak birlikte kullanıldıklarında bu risk katlanarak artar. Ayrıca HPV (insan papilloma virüsü) gibi bazı viral enfeksiyonlar da özellikle ağız ve yutak kanserleri açısından önemli risk faktörleridir.
Evet geçmeyen kulak ağrısı kanser belirtisi olabilir. Özellikle tek taraflı ve geçmeyen kulak ağrısı, nazofarenks (geniz bölgesi) kanserlerinin belirtisi olabilir. İşitme kaybı ile birlikte olduğunda dikkatle değerlendirilmelidir.
Bu içerik Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
”
Alo Yeditepe
