Son dönemlerde adından sıkça söz edilen geçirgen bağırsak sendromunun, otoimmun hastalıkların altında yatan en büyük nedenlerden biri olarak gösterildiğini söyleyen Uzm. Dyt. Uzm. Klinik Psk. Merve Öz, beslenme hatalarından stres, antibiyotikler, antideprasanlar başta olmak üzere gereksiz kullanılan ilaçlardan bakteri ve/veya virüs gibi patojenlere kadar birçok etkenin bağırsak geçirgenliğini etkileyerek hastalıklara zemin hazırladığını söyledi.
Leaky Gut ya da halk arasında bilinen ismiyle geçirgen (sızdıran) bağırsak sendromu farklı sebeplerle ortaya çıkan bir sindirim sorunudur. Normal şartlarda bağırsakta bulunan sıkı bağlar, sadece sindirilmiş besinlerin, mineral ve vitaminlerin geçişine izin veriyor. Bu sıkı bağlardaki açılmanın yaşanması durumunda ise geçirgen bağırsak sendromu olarak tanımlanan durum ortaya çıkıyor. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Uzm. Dyt. Uzm. Klinik Psk. Merve Öz' ün verdiği bilgiye göre, bu sıkı bağların açılmasıyla birlikte toksinler, mikroplar, sindirilmemiş yiyecek parçaları gibi istenmeyen maddelerin geçişine imkan sağlanmış oluyor. Kan dolaşımına geçen bu maddeleri tanımayan bağışıklık sisteminin bu maddelere saldırması sorunu ortaya çıkarıyor.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar ışığında, otoimmun hastalıkların altında yatan en büyük nedenlerden birinin, geçirgen bağırsak sendromu olabileceğine işaret eden Uzm. Dyt. Uzm. Klinik Psk. Merve Öz, “Bugün, alerji, astım, otizm, kronik yorgunluk sendromu, depresyon/anksiyete, egzema, haşimoto tiroidi, multiple skleroz, sedef, romatoid artirit, ülseratif kolit, ürtiker, Alzheimer ve kardiyovasküler hastalıkların kökeninin bu sendromla ilişkili olabileceği tartışılıyor. Dolayısıyla bu hastalıkların tedavi edilmesi için geçirgen bağırsak sendromunun gözden kaçırılmaması önem taşıyor” dedi.
“Hipokrat, MÖ 450 yılında, bütün hastalıklar bağırsaktan başlar, bağırsak hasta ise vücudun geri kısmı da hastadır demiştir. Günümüzde bağırsaklar ikinci beyin olarak kabul edilmektedir” diyen Uzm. Dyt. Uzm. Kli. Psik. Merve Öz, sözlerine şöyle devam etti:
“Bağırsaklarımızda hem yararlı, hem de zararlı bakteriler bulunuyor. İyi bir beslenme düzeni ile bağırsaktaki yararlı bakterilerin sayısı artıyor. Sağlıksız beslenildiğinde ise kötü bakterilerin sayısı arttığı gibi, yararlı bakterilerin de sayısı azalıyor. Bağırsak florası, yeni adı ile bağırsak mikrobiyotası ne kadar güçlü ise yorgunluk, stres, zararlı bakterilerle mücadele de bir o kadar güçlü oluyor. Bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlik, bağışıklığın düşüşüne neden olurken, obezite, alerji, davranış bozuklukları, anksiyete, depresyon gibi çeşitli nörolojik ya da psikolojik sorunlarla da ilişkilendirilmektedir.”
Geçirgen bağırsak sendromunun otoimmün hastalıklara zemin hazırlayabildiğini vurgulayan Uzm. Dyt. Merve Öz, stres, çevresel toksinler, beslenme yanlışları, antiyobiyotikler, antideprasanlar başta olmak üzere, gereksiz kullanılan ilaçlar, bakteri ve/veya virüs gibi patojenler, organ bozukluklarının bağırsak geçirgenliğine sebep olabilecek etmenler arasında yer aldığını anlattı.
Geçirgen bağırsak sendromunun tedavi edilebilen bir hastalık olduğunun ve öncelikle hastalığa sebep olan nedenlerin tespit edilerek ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dyt. Merve Öz, şu bilgileri verdi:
“Doğal beslenme, geçirgen bağırsak sendromu tedavisinde oldukça önemlidir. Doğal olmayan besinler, fazla tarım ilacı, ağır metal ve benzeri zararlı bileşene maruz kalabilirler ve bağırsak duvarına zarar verme potansiyeline sahip olabilirler. Yaklaşık 8-10 saat kaynamış kemik ve et suyu, glutamin, lizin, glisin içereceğinden, bağları onarmaya yardımcı olacaktır. Fermente sebzeler, yani ev turşuları bağırsak mikrobiyotasının zenginliğini artırıp koruyucu duvar oluşturması açısından önemlidir. Laktoz intolaransı olmadığı takdirde fermente süt ürünleri de bağırsak mukozasını ve geçirgen bağırsağı onarmaya yardımcı olur. Omega 3 yağ asitleri bağırsak tamiratında önemli rol oynamaktadır. Glutamin, glisin, lizin, prolin, bağırsak bariyerinin onarımını gerçekleştirebilir.”
”
Alo Yeditepe