Okulların açılmasıyla birlikte bir süredir kuralların dışına çıktığımız uyku, beslenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıklarını tekrar edindirme süreci başladı. Bu alışkanlıkların çocukların hem sağlıklı yaşamaları hem de okul başarısında önemli etkilerinin olduğunu hatırlatan Uzm. Diyetisyen ve Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, çocuklarımızın psikolojilerini korumaya çalışırken yemek yeme alışkanlıklarının bozulduğunu söyledi. “Kısıtlamalar döneminde, çocuklar okula gidemedikleri için fazla hareket edemediler. Üstelik evden çıkamadıkları için de çocukların birçoğu can sıkıntısından yemeğe yöneldiler” diyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Uzman Klinik Psikolog ve Uzman Diyetisyen Merve Öz, bu dönemde abur cubur ve fast food tüketiminin arttığına dikkat çekerek çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırma konusunda ebeveynler için önerilerde bulundu.
Çocukların çok gelişmiş gözlem ve taklit yeteneklerinin olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nden Uzman Dyt. ve Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, bu nedenle ebeveynlerin bireysel davranışlarına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. “Söylemlerinizle davranışlarınız tutarlı olduğu sürece çocuklarınızda istediğiniz alışkanlıklar gelişecektir” diyen Uzm. Dyt. Merve Öz, ebeveynlerini taklit eden, rol model alan çocuklara örnek olmak için anne ve babaların sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirmeleri gerektiğine işaret etti.
Güne kahvaltı ile başlamanın iki yararı olduğuna vurgu yapan Uzm. Dyt. Merve Öz, sözlerine şöyle devam etti: “Yumurta anne sütünden sonra en kaliteli proteindir. Süt ve peynirin protein oranı yüksek olmakla birlikte kalsiyum kaynaklarıdır. Zeytin bağışıklık sistemini korur ve tok tutar. Ayrıca lif kaynağıdır. Yumurta, peynir ve zeytinli bir kahvaltı sağlık açısından çok yararlıdır. Güzel yapılmış bir kahvaltının ikinci yararı ise tokluk sağlayacağından kan şekerini dengede tutar ve sağlıksız gıdalara yönelme isteğini azaltır. Yapılan çalışmalar güne yumurta ile başlandığında gün içinde alınan kalorinin, yumurta yenilmeyen güne göre daha az olduğunu göstermiştir.”
Ebeveynlerin en sık karşılaştığı sorunlardan biri de bazı yiyeceklerin çocuklar tarafından sevilmediği gerekçesiyle tüketilmemesi olduğunu hatırlatan Dyt. Merve Öz, bu durumda sevilmeyen yiyeceklerin çocuklar tarafından sevilemeye başlayana kadar farklı formlarda denenmesi gerektiğini söyledi. Dyt. Merve Öz, şu örnekleri verdi: “Yumurta sevmeyen ya da kokusundan hoşlanmayan bir çocuğun, yumurtayı sevebilmesi için omlet ya da menemen şeklinde denemesi sağlanabilir. Omleti yiyen bir çocuğun haşlanmış yumurtayı yemesi daha kolay olacaktır. Kefir sevmeyen çocuklar için de ilk başta evde hazırlanmış meyveli kefir denenebilir. Sade kefirin içine meyve püresi eklenerek çocuğun kefir içmesi sağlanabilir. Ayrıca ürünleri hazırlarken çocukları da kendinize yardımcı etmeniz de yarar sağlayacaktır.”
Bir insanın sağlığını sürdürebilmesi için günlük olarak 5 porsiyon meyve ve sebze tüketmesinin önemine dikkat çeken Uzm. Dyt. Merve Öz, çocukların özellikle sebzelere karşı ön yargılı olduğunu ve yaş arttıkça ön yargıların ve dolayısıyla sebze denemeye karşı direncin de arttığını hatırlattı. Bunun önüne geçmek için erkenden harekete geçmek gerektiğini anlatan Dyt. Merve Öz, önerilerini şöyle konuştu:
“Küçük yaşlarda sebze ve meyveleri tanıtmak adına boyama veya hikâye kitapları alabilirsiniz. Severek tükettikleri gıdaların yanına; çorbaların, omletlerin, sandviçlerin içine sebzeler ekleyebilirsiniz. Sebzeli pizza veya mücver gibi gıdalar hazırlayabilirsiniz. Sebzeleri fırında pişirerek kıtır kıtır bir kıvam almasının sağlanması da çocukların sebzeye olan ilgisini artırabilmektedir, sebzeleri fırında pişirerek tüketimini sağlayabilirsiniz.”
Çocuklarda yemek seçme davranışının yaşla birlikte daha da arttığını söyleyen Uzm. Dyt. Merve Öz, bu konuda 3 yemek kaşığı kuralını uygulamalarını önererek şunları anlattı: “Yemek seçen çocuklara aileler, daha özel ve daha karbonhidratlı yemekleri yapıyor. Çünkü brokoli, pırasa, kerevizin aksine pilav, makarna, patates tüm çocuklar tarafından seviliyor. Özellikle sebze yemeyen çocuklara, evde pişen sebzelerden 2-3 kaşık yediği takdirde, onun sevdiği ve yine evde pişen yiyeceği yeme kuralı getirilebilir.”
Yiyeceklerin ödül ve ceza olarak sunulması sonucunda çocuklarda duygusal yeme problemi riskinin arttığının altını çizen Uzm. Dyt. Merve Öz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Duygusal yemek yeme; kişinin açlıktan ziyade olaylara yemek yiyerek tepki vermesidir. Kişinin üzgün, stresli olduğu için yani olumlu duyguyu ortaya çıkarmak için yemek yemesidir. Hâlbuki yemek yeme fizyolojik bir ihtiyaçtır. Ceza ve ödül olarak değerlendirilmemelidir.”
Aile ile birlikte yenen yemek iletişimi artırarak güven ve huzur duygularını pekiştirmeye de yardımcı olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Dyt. ve Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, “Yapılan araştırmalar aile ile yemek yiyen çocukların daha sağlıklı yemek tercihlerinde bulunduklarını gösteriyor. Bununla birlikte okul başarılarının daha iyi olduğu, zararlı alışkanlık (sigara, alkol, madde kullanımı) geliştirme riskinin daha düşük olduğu da araştırmalarla ortaya konuyor” diye konuştu. Çocukların alışverişe ve yemeğe katkı sağlamasının da sorumluluk duygularını geliştirmeye yarar sağlayacağını söyleyen Uzm. Dyt. Öz, yemeğin çocuklarla birlikte hazırlanmasının, hazırlanan yemeği yemeye dair motivasyonlarını da artıracağı uyarısında bulundu.
Çocukları zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak için öncelikle bu ürünleri mümkün olduğunca evde bulundurmamak gerektiğinin altını çizen Dyt. Merve Öz, “Canınız abur cubur istediğinde; dolabı açıp yemek, markete gidip almaktan çok daha kolaydır. Bu nedenle, çocukların ellerinin altında zararlı gıdalar bulundurulmamalı ve onların iradeleri zorlanmamalı” dedi.
Ebeveynlerin çocuklarını günlük fiziksel aktiviteye teşvik etmeleri gerektiğini belirten bulunan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Dyt. ve Uzm. Klinik Psikolog Merve Öz, “Onlarla beraber yürüyüşler ve etkinlikler düzenlemek, televizyon ve bilgisayar gibi aktivitelere ayrılan süreyi sınırlandırmak, çocukların hareketsiz kalmasını önleyecektir. Mümkün olduğunca onları spora yönlendirmek de hem sağlıklı yaşam hem de kilo kontrolleri açısından önemli” diye konuştu.
”
Alo Yeditepe