Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Koordinatörü ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur ve Nöroloji Uzmanımız İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da 12 yaşından küçük çocukların antrenmanlarda futbol topuna kafa vurmalarının yasaklanma kararını desteklerken, Türkiye'nin de benzer bir karar almasının doğru olacağını vurguladı.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Koordinatörü ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, "Çocukluk çağında ve erişkinlerde kafa travmalarının özellikle hormonal sistem üzerine olumsuz etkileri bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir." dedi.
"Kafa travmalarının en önemli sebepleri trafik kazaları, düşmeler ve şiddet uygulamalarıdır. Ayrıca son yıllarda spor yaralanmalarının da beyin hasarına ve hormonal bozukluklara yol açtığı gösterilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Keleştemur, "Hormonal yetersizlikler; depresyon, sosyal izolasyon, hafıza bozuklukları gibi nöro-psikiyatrik bulgulara da yol açar. Hormon eksikliği olan hastalarda eksik olan hormonun yerine konulması çok önemlidir. Tedavide geç kalınmaması için erken tanı şarttır. Her yaş grubunu ve özellikle çocukları kafa travmasından korumalıyız." ifadelerini kullandı.
İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda'nın futbol federasyonları, 12 yaşından küçük çocukların futbol antrenmanlarında topa kafayla vurmalarını yasaklamıştı. ABD'de ise bu yasak 11 yaşından küçük çocuklar için geçerli.
Topa kafayla vurma ile bunama (demans) arasında bağlantı olduğunu saptayan bilimsel araştırmanın sonucuna göre alınan kararla, ilkokula giden ve 12 yaş altı çocukların antrenmanda meşin yuvarlağa kafayla vurmasına yasak getirildiği belirtilmişti. Genç oyuncuların 18 yaşına gelene kadar kafayla yaptıkları antrenman sayısı ve süresine de sınırlama getirilmişti.
İskoçya'daki Stirling Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, küçük yaşta topa kafayla vuran futbolcuların beyin gelişiminde ufak çaplı da olsa önemli değişimlerin yaşandığı ifade edilmişti.
Araştırma ekibinden Dr. Willie Stewart, futbol oynamayanlara kıyasla eski futbolcularda demanstan ölme olasılığının 3 buçuk kat arttığını, aynı zamanda bu kişilerde alzaymır görülme riskinin 5, motor nöron hastalığının yaklaşık 4, parkinsonun da 2 kat fazla olduğunu tespit ettiklerini söylemişti.
Kafa travmalarının demansa neden olduğunun uzunca bir süredir bilinen bir gerçek olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı ise, "İlk kez boksörlerde tanımlanmış. Buna "Dementia Pugilistica" adı veriliyor. Kronik kafa travmasına maruz kalan kişilerde ortaya çıkan, toplumda görülme yaşından daha erken görülmeye başlanan demansın nedenleri arasında kesin kabul görmüş bir durumdur. Bunun futbolda topa kafayla vurulmasıyla ilişkili olması da şaşırtıcı değildir" diye konuştu.
"Haftada bir iki kez sokakta, halı sahada futbol oynarken kafayla topa vurmak buna yol açmaz" diyen uzmanımız sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada anlatılmak istenen sürekli antreman yapan, lisanslı futbol oynayan çocukların risk altında olmasıdır. Çalışmayı incelediğimizde aslında bulguların çok da net olmadığı, araştırılması gerektiği vurgulanıyor ama ipuçları bulunmuş. Kafa travmasının ya da kafayla topa vurulmasının demansa yol açmasının nedeni bu ani sarsıntı sırasında sinirlerin hücre gövdelerinden çıktıktan sonra "akson" denilen ve sinirin işlevinin gitmesi gereken hedef organa götürülmesini sağlayan uzantıların lif gibi kopmasından kaynaklanır. Bu hücre artık hedef organa her hangi bir sinyal iletemediği için fonksiyon dışı kalır."
Gözle görülemeyecek kadar ince olan bu bağlantılardaki kopmanın MR'da görülemeyeceğini hatırlatan uzmanımız sözlerine şöyle devam etti:
"Görünürde her şeyin normal ama fonksiyonel olarak anormal olduğu bir durumdur bu. Kayaya gelen darbe sonucu oluşan travma tabi ki sadece sinir liflerinde değil küçük kılcal damarlarda da kopmalara neden olabiliyor. Bu durumda da siniri besleyen damardaki hasar o sinirin hücresinin ölmesine neden olabiliyor. Bu durum uzun vadede küçük sayılarda oluştuğunda problem olmaz ama kopan lif sayısı veya damar hasarı artışına bağlı olarak problemler ortaya çıkabilir. Eğer lif kayıplarının sayısı veya damar hasarı hücrelerin yeni bağlantı oluşturma gücünden çok daha fazla olursa o zaman uzun vadede sorun olacaktır. Bu durum da beyin fonksiyonlarının kaybıyla giden demansı çok net bir biçimde açıklayabilir."
"Bu durumun sadece demansla sınırlı kalacağını düşünmüyorum, beynin her türlü "dejeneratif" dediğimiz ve hücrelerin ölümüyle giden veya bağlantılarının kopmasıyla seyreden çok sayıda başka hastalıklara da zemin hazırlayabilir" diye konuşan Nöroloji Uzmanımız, bunların içinde parkinson hastalığını, denge bozukluklarını, uzun vadede ortaya çıkan kas güçsüzlüklerinin sayılabileceğini söyledi.
Basın Yansımaları: gazetevatan.com | sabah.com | timeturk.com | yeniakit.com
”
Alo Yeditepe