Tüberküloz Hastalığı tüm dünyada önemini sürdüren eski bir hastalık. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanlarımız, geçmişte yüksek oranlarda yaşam kayıplarıyla sonuçlanmasına karşın günümüzde kullanılan modern tedavi ile bu hastalığa bağlı yaşam kayıplarının da azaldığına dikkat çekiyor. Dünyada ve ülkemizde yıllara göre tüberküloz hastasının azalmaya devam ettiğini anlatan Prof. Dr. Özdoğan, “Dünyada 2000 yılından beri yürütülen mücadele ile 54 milyon hayat kurtarılmıştır ve 2030 da bu hastalığı bitirmek amaçlanmıştır” diyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 yılında 10 milyon kişinin tüberküloz olduğunu bildirdiğini anlatan uzmanlarımız, “Bu hastalığın görülme sıklığı bölgelere göre değişmektedir ve toplam vakaların üçte ikisi Hindistan, Çin, Endonezya, Pakistan vb Asya ülkeleri ile Güney Afrika’dadır. Amerika ve Avrupa’da çok daha az yeni vaka görülmektedir” diye konuşuyor.
Ülkemizde de Sağlık Bakanlığının başarılı örgütlenmesi, kesintisiz ilaç temin etme imkanı olması ve ücretsiz tedavi imkanları ile Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) olarak isimlendirilen sistemin kullanılması sayesinde hastalığın görülme sıklığının yıllara göre çok azaldığını anlatıyor. “Sağlık Bakanlığının yayınladığı 2018 Türkiye Verem Savaşı Raporuna göre 2005 yılı istatistiklerinde bir yılda saptanan yeni hasta sayısının yüzbinde 27 civarında iken bu rakam 2016 da yüzbinde 15 lere düşmüştür. Kayıt edilerek dosya çıkarılan ve tedavisi Verem Savaş Dispanserleri tarafından DGT olarak verilen hastalarda tedavi başarısı da yüzde 86 civarındadır” diyor.
Halk arasında verem ismiyle anılan tüberküloz hastalığı, tüberküloz bakterisinin, aldığımız nefesle ciğerlerimize girmesi sonucu ortaya çıkan bir enfeksiyon hastalığı. Soluduğumuz havada bulunmayan bu bakteri, akciğerinde veya hava yollarında tüberküloz hastalığı olan ve tedavi olmamış kişilerin öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında havaya yayılır. Eğer ortam kapalı ve güneş almayan bir ortamsa uzun bir süre havada gözle görülmeyecek kadar küçük damlacıklar halinde kalır. Bu ortamda bulunan sağlıklı kişilerin bu havayı solumasıyla tüberküloz mikrobu akciğerlerine ulaşarak kişiyi enfekte eder. Enfekte olan kişide daha sonra mikrop kan yolu ile tüm vücuda yayılabilir ve herhangi bir organda tüberküloz hastalığı yapabilir.
Başlıca bulaşma bakterinin olduğu havanın solunması ile olur, akciğer veya hava yolu dışındaki organlarda (örneğin akciğer zarı tüberkülozu, böbrek tüberkülozu, kemik tüberkülozu) olan tüberküloz, mikrop dış ortama çıkamadığı için çevredeki kişilere bulaşmaz. Esas bulaşmanın akciğer tüberkülozu hastalarına tanı konulana kadar geçen sürede gerçekleştiğini hatırlatan göğüs hastalıkları uzmanımız etkili tedaviye başlandıktan yaklaşık 1 ay sonra bulaşıcılığın kaybolduğunu söylüyor. Daha önce bu hastalık nedeniyle tedavi olmuş ve halen aktif hasta olmayan kişiler veya hasta kişinin yanında bulunan ama kendisi hasta olmayan kişilerin hiçbir şekilde bu hastalığı başkasına bulaştırmadığına dikkat çekiyor.
Toplumda hala yanlış bir kanaat ile bu hastalığın utanılacak bir durum gözüyle görüldüğünü ve saklanmaya çalışıldığını söyleyen uzmanlarımız bu durumun tedavide aksaklıklara yol açabildiğine işaret ediyor. Günümüzde kullanılan etkili ilaçlar sayesinde hastalığın tamamen tedavi edilebildiğini belirten uzmanımız sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bu bir enfeksiyon hastalığı olduğu için herkeste görülebilir. Sosyokültürel seviyesi daha düşük olan bölgelerde daha yoğun görülmesinin nedeni ise, buralarda daha kalabalık ve az havalandırılan ortamlarda yaşamın sürdürülmesidir. Yine hasta olanların sağlık hizmetine başvuramaması ve tedavi olmaması nedeniyle çevreye bulaşın artması temel nedenlerindendir. Ülkemizde de tüberküloz hastalığı olanlar Sağlık Bakanlığı, Verem Savaş Dispanserleri örgütlenmesi ile ücretsiz olarak tedavi edilmekte.”
Akciğer tüberkülozunda uzun süren, geçmeyen öksürük, balgam, iştahsızlık, kilo kaybı, geceleri aşırı terleme bazen de kanlı balgam çıkarma gibi belirtiler görülüyor. Ancak her öksürükte hemen tüberkülozun akla gelmemesi gerektiğinin altını çizen uzmanımız, “Grip, basit solunum yolu enfeksiyonu veya zatürre geçiren kişilerde de öksürük olur. Ancak öksürük eğer 3-4 haftadan uzun sürüyorsa ve beraberinde belirttiğimiz diğer belirtiler de varsa mutlaka bir Göğüs Hastalıkları Uzmanına başvurmak ve akciğer grafisi çektirmek gerekir” diyor.
Tüberküloz tedavisi 6 ay ilaç kullanmayı gerektiren uzun süreli bir tedavidir ve ilaçların düzenli, eksiksiz alınması çok önem taşıyor. Tedavide aksamalar olduğu taktide hastalığın mevcut ilaçlara dirençli bir hal aldığını ve tedavisinin çok daha güçleştiğine dikkat çeken uzmanlarımız sözlerine şöyle devam ediyor:
“Tüberküloz tanısı alan tüm hastalara Verem Savaş Dispanserinde dosya açılarak tedavi takibi yapılır, ilaçlar verilir. Yine bulaşıcı bir hastalık olduğundan yeni tanı koyulan kişilere tedavi başlanırken dispanser tarafından aynı evde yaşayan temaslı kişiler kontrolden geçirilir ve gerekli olanlara koruma amaçlı ilaç verilebilir. Özellikle bir ev içinde yaşayan, aynı kapalı ortamda uzun süre bulunan, aynı odada uyuyan kişilere ve küçük çocuklara bulaşma riski yüksektir. Tüberküloz hastalarına ne kadar hızlı tanı konulur ve etkin tedavi başlanıp tamamlanırsa toplumda bu hastalığın o hızda azalması sağlanabilir, çocuklarımız, bizler bu hastalıktan o kadar çok korunmuş oluruz. Yeter ki zamanında hekime başvurulsun.”
”
Alo Yeditepe