Hamilelik, içinde müthiş eşsizlikte duyguları barındıran bir dönem. Annelik duygusunu yaşamanın verdiği heyecan, ilerleyen süreçte kendisini nasıl bir doğumun beklediğini düşündükçe yerini kaygı, endişe ve kimi zamnda korkuya bırakabilir. Bunlarla en doğru şekilde baş edebilmenin yolu da doğumla ilgili doğru bir şekilde bilinçlenmeden geçiyor...
İçinizde bir bebeğin büyüdüğünü hissetmek, onun hareketlerini takip etmek eşsiz duyguların tam karşılığı! Onun hareketlerini takip etmek, onunla konuşmak, sabırsızca gelmesini beklemek...
Hamileliğiniz ilerlemeye başladığında doktorunuzla birlikte sizin için en uygun doğum yöntemini belirlemeniz gerekiyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı doğum yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Normal doğumun daha açıklayıcı ismi normal spontan vajinal doğumdur. Yani doğal olarak kendiliğinden başlayan bebeğin vajinal yolla çıktığı doğum şeklidir.
Doğumun 3 evresi mevcuttur. İlk evre ağrılarla birlikte rahim ağzının açıldığı en uzun süren evredir. İkinci evre ıkınmalarla bebeğin doğduğu evredir. 3. evre ise bebeğin eşinin (plasenta) tamamen çıktığı evredir. İlk evre latent ve aktif fazlardan oluşur.
Latent Faz: Doğum ağrılarının başlamasından rahim ağzı açıklığının 3-4 cm'e kadar geldiği fazdır. Doğum ağrıları hafif hafif kendini hissettirmesiyle başlayabileceği gibi, birden de başlayabilir. Bazı kadınlarda rahim ağzı açıklığı çok hafif hissedilerek 3-4 cm' e ulaşabilirken, kimi kadınlar 1 cm açıklıktan itibaren ağrıları kuvvetli hissedebilir. Genellikle erken başlangıç aşamasında ağrıların şiddeti daha hafiftir. 30-45 sn süren 5-30 dk da bir gelen ağrılar görülebilir. Bu dönemde pembe bir akıntı görülebilir. Kimi kadın bu dönemi evde rahatça geçirir ve aktif faza geçmiş iken hastaneye başvurabilir.
Aktif Faz: Aktif faz rahim ağzı açıklığının 4 cm den 10 cm yani tam açıklığa kavuşana geçen fazdır. Bu dönemde ağrılar artık daha düzenli ve daha şiddetli bir hal almıştır. Bu dönemde ağrılar geldiğinde sırta yapılan masajlar veya pilates topu üzerinde yapılan ritmik egzersizler fayda sağlayabilir. Epidural anestezi isteği mevcutsa bu dönemde uygulanabilir. Aktif faz ortalama 3-5 saat kadar sürer. Membranlar genellikle bu aşamada yırtılır ve su gelişi gözlenir.
İkinci evre ıkınma evresidir. Bu evre rahim ağzının tam açık olması ile başlar ve bebeğin doğması ile son bulur. İlk gebeliklerde 1.5-2 saat sürebilir. Takip eden gebeliklerde birkaç dakika kadar kısa da sürebilir, 1 saate kadar uzayabilir. Bu dönem ıkınmaların olduğu evredir. Ikınma hissi kendiliğinden gelecektir. Ikınma hissi gelmeden ıkınmanın gebeyi yormaktan başka bir yararı olmayacaktır. Ikınma gebeyi yorabilir, halsizlik ve baygınlık hissi oluşabilir. Bu dönemde doktorunuz gerekli görürse epizyotomi açmak isteyebilir.
Üçüncü evre bebek doğduktan ve göbek bağı kesildikten sonra plasentanın çıkış evresidir. Bu evre birkaç dakikadan 30 dakikaya kadar sürebilir. Bu dönemde doğumdaki kadar olmasa da hafif bir kramp, ağrı hissedilebilir. Bu dönemde rahim kasılmalarını uyarmasına yardımcı olmak için bebek annenin memesine verilebilir. Plasenta ve zarlar tam olarak çıktıktan sonra, genital bölge doktorunuz tarafından kontrol edilir. Varsa epizyotomi uyuşturularak onarılır. Epizyotomi açılmamışsa varsa oluşmuş olan yırtıklar onarılır. İlk doğumlarda yırtık olma ihtimali ikinci ve takip eden doğumlara göre daha yüksektir.
Doğumun tüm evreleri tamamlandıktan ve herhangi bir komplikasyon durumu olmadığı sürece anne yorgun olabileceğinden hemen istediği gıdayla beslenebilir.
Normal doğum adı üzerinde normal olan yani her şeyin olması gerektiği gibi geliştiği doğumdur. Sezaryen doğum ise bir karın ameliyatıdır. Sezaryen gerektiği durumda anne ve bebek hayatını kurtaran bir prosedür olmakla beraber gerekmediği durumda uygulamak doğru olmayacaktır. Öncelikle normal doğumda anne doğumun bir parçasıdır ve aktif olarak uygulayanıdır. Kontrol annededir ve gebeliğinde yeterli bilgiye erişmişse doğumunu güzel yönetecektir.
Normal doğum ameliyathane yerine doğumhanede gerçekleşeceği için doğumun açılma evresinde anneye destek olacak yakını sürekli yanında olabilecektir. Normal doğumda gebe istediği şekilde hareket edebilir. Ara sıra yapılan bebek kalp monitorizasyonları dışında annenin hareketi kısıtlanmaz. Anneye minimal invaziv girişimler yapılır, bu sayede anne ve bebek doğum sürecini minimal zarar görerek tamamlarlar. Aynı zamanda yeni yapılan araştırmalara göre bebeğin doğum kanalından geçerken vajinal flora ile karşılaşması bebeğin daha sonra anne sütü ile desteklenecek barsak florasını oluşturarak bebekte ilerde çölyak, astım, tip 1 diabet ve obezite gibi hastalıkların görülme ihtimalini azaltacaktır.
Normal doğum sonrasında anne sütünün gelme hızı sezaryene göre daha çabuktur. Sezaryende sonuç olarak anne bir karın ameliyatı geçirmektedir. Toparlanma süreci daha zor ve normal doğuma göre daha ağrılı olacaktır. Normal doğumda ise anne karın ameliyatı geçirmemiştir ve varsa epizyotomi ya da doğum yırtık onarım yerleri dışında kendisini rahatsız edecek bir yarası olmayacaktır. Normal doğum geçiren annenin bir sonraki doğumunu da normal vajinal yolla yapma ihtimali yüksektir. Ancak sezaryen sonrası tekrar gebelik olduğunda normal doğum yapma ihtimali daha düşük ve normal doğum sonrasına göre daha risklidir.
Sezaryen doğum anne karnına yapılan cerrahi insizyonla bebeğin karından direk dışarı çıkarılarak doğurtulma işlemidir. Genel olarak sezaryen; vajinal doğumun güvenle tamamlanmasının mümkün olmadığı durumlar söz konusu ise veya vajinal doğum ile birlikte annede ya da bebekte hayati riskler mevcut ise uygulanabilir.
Sezaryen doğum acil olarak normal doğum beklenirken ya da takip edilirken gerekebileceği gibi, önceden planlı yani elektif olarak ta uygulanabilir.
Bebekle ilgili sezaryen nedenleri:
Bebeğin kalp atışlarının bozulması, sıkıntıya girmesi.
Bebeğin anne karnındaki duruş bozuklukları: ters duruş (makat geliş), yan duruş (transvers duruş), alın geliş, yüz geliş gibi durumlar
Çoğul gebelikler (İkiz ya da daha fazla gebelik mevcut ise)
Anne ile ilgili sezaryen nedenleri:
Daha önce rahim operasyonu geçirmiş olmak. (Rahimden miyom alınması, geçirilmiş sezaryen gibi..)
Annede bazı sistemik hastalıklar (Diabet, hipertansiyon, gebeliğe bağlı tansiyon yüksekliği)
Vajinal doğumla anneden bebeğe geçip bebekte enfeksiyon yaratma ihtimali olan enfeksiyonlar (Genital uçuk gibi...)
Plasentanın yerleşim anormallikleri: Plasenta previa (plasentanın rahim ağzını kapatması), vasa previa gibi durumlar
Vajinal doğum takip edilirken sezaryen gerekebilen durumlar:
Bebeğin başı ile annenin genital kanal uyumsuzluğu
Doğum eyleminin olması gerekenden daha uzun sürmesi
Bebeğin çok büyük olması
Bebek doğmadan kordonunun sarkması
Sezaryen doğum sonuç olarak bir karın operasyonudur, bir ameliyattır ve her ameliyatta görülebilecek riskleri taşımaktadır. Bunlar yara yerinde enfeksiyon, ameliyat sırasında kanama, karın içinde yapışıklık meydana getirmesi, sonraki doğumun sezaryen olma ihtimalini arttırması, en fazla mesane olmak üzere komşu organları yaralama ihtimali (ki bu ihtimal mükerrer sezaryenlerde daha fazladır)dir. Yapılacak olan genel anestezi yada bölgesel anestezinin de oluşabilecek kendi komplikasyonları mevcuttur. Normal doğumda doğum kanalından geçen bebek akciğerlerindeki sıvıdan daha kolay kurtulur. Sezaryende ise yaş akciğer gelişme durumu, bebeğin sıvıları atamama ihtimali daha fazladır ve bebekte geçici solunumsal problem gelişme ihtimali normal doğuma göre daha fazladır. Son zamanlarda mikrobiyom ile ilgili yapılan çalışmalarda sezaryen ile doğan bebeklerde ilerde diabet, çölyak ve astım gibi hastalıkların annenin vajinal florasıyla karşılaşmadıkları için daha fazla görüldüğü öne sürülmektedir.
Sezaryenin yararlarına gelecek olursak, öncelikle sezaryen bir hayat kurtarma operasyonunu. Normal doğumda anne ve bebeğin yaşamını tehdit eden durumda, doğru zamanlamada anne ve bebeğin hayatını kurtaran bir operasyondur. Normal doğum takibinde bebeğim kalp atışları ve oksijenlenme sıkıntısı geliştiğinde doğru zamanda uygulandığında bebekte spastisite ya da mental gerilik gelişmesini engelleyebilen bir operasyondur. Sezaryen doğumda bebek vajinal kanaldan geçmeyeceği için annede ilerde idrar torbası ve rahim sarkma ihtimali, idrar kaçırma ihtimali normal doğuma göre belirgin bir şekilde daha az olacaktır. Aynı şekilde vajinal genişlik hisside normal doğuma göre çok daha az görülecektir. Sezaryen doğum normal doğuma göre ağrısız geçer ancak toparlanma süresindeki ağrı normal doğuma göre daha fazladır. Normal doğumda görülebilecek omuz takılması buna bağlı kol sinir felci, vakum ya da forseps uygulanan operatif vajinal doğumlarda bebekte görülme ihtimali olan sefal hematom gibi durumlara sezaryen doğumlarda rastlanmaz.
Epidural analjezi ile normal doğum yani halk arasında ağrısız doğum ya da prenses doğum diye bilinen yöntem, son zamanlarda ülkemizde genellikle özel hastanlerde yaptırılan doğumlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Omuriliğin etrafını saran epidural zar altına uygulanan yumuşak ince tip şeklindeki kateterden aralıklı olarak verilen ağrı kesiciler ile doğumun ağrıları hafifletilir.
Anne adayı bu sırada kasılmaları yine de hisseder, ancak ağrı hissinde belirgin azalma olacaktır. Bu durum anne adayının daha konforlu bir doğum geçirmesini sağlar. Kontraksiyonların tamamen geçmemesi ıkınma hissinin gerçekleşmesi ve ıkınmanın sağlanması açısından çok önemlidir. Bu durumda doz ayarlaması önemlidir ve anestezi doktoru tarafından uygulama ve doz ayarlaması yapılır.
Doğumda epidural kateter uygulaması sonucu doğum zamanı normalinden 1-2 saat daha fazla uzayabilir. Bu nedenle çoğu doktor doğumun aktif fazına geçildiğinde, rahim ağzı 4-5 cm açıldıktan sonra epidural kateteri uygulamayı tercih eder. Ancak hasta istediği anda aktif faz beklenmeden uygulayan hekimler de mevcuttur.
Daha önce geçirilmiş omurga operasyonları, kanda pıhtılaşma hücrelerinin normalden düşük görülmesi durumunda, kan sulandırıcı ilaç kullanılıyor olması durumunda epidural kateter uygulanamayabilir.
Epidural analjezi ile yaptırılan doğumlarda annenin ıkınma hissinin kaybolması ihtimali mevcuttur. Bu durumda anne yeterli şekilde ıkınamayabilir. O nedenle epidural analjezi eşliğinde yaptırılan normal doğumlarda vakum ve forseps kullanma ihtimali epiduralsiz doğumlara göre daha fazladır. Vakum ve forseps uygulamasının da anne ve bebek açısından bazı riskleri mevcuttur.
Öte yandan kontrollü bir epidural analjezide yani annenin ıkınma hissinin mevcut olduğu ancak ağrılarının azaldığı durumda anne doktorun direktiflerini daha iyi dinleyebilmekte doktorun ıkın dediği yerde ıkınıp, yavaşla dediği yerde yavaşlayabilmektedir. Bu nedenle kontrolsüz ıkınma önlenebilir ve oluşabilecek vajinal yaralanma daha az görülebilir.
Epidural analjezi uygulandığında anne daha az ağrı hissettiği için daha olumlu bir doğum süreci geçirebilir. Enerjisi daha yüksek olabilir. Öte yandan buna karşıt olarak ıkınma hissinde azalma meydana gelirse kendini daha uzun süre daha fazla yorabilir, bu da annede halsizlik oluşturabilir.
Epidural kateter uygulana hastaların 1/100'ünde baş ağrısı meydana gelebilir. Epidural kateterden uygulanan ilaçlar bulantı hissine ve özellikle yüzde kaşıntı hissine sebep olabilir.
Avantajları ve dezavantajları olan doğumda epidural analjezi uygulaması tamamen annenin kendi seçimine ve isteğine bırakılmalıdır. Hiç epidural anestezi istemeyen bir anne adayı birdenbire karar değiştirebilir ya da epidural planı olan anne adayı, kolaylıkla epidural işlemi daha uygulanmadan doğum yapabilir.
Suda doğum Türkiye de içinde olmak üzere dünyanın birçok yerinde uygulanmaktadır. Birçok farklı görüş mevcut olmakla birlikte Amerikan Obstetri ve Jinekoloji Derneği'nin bu konuyla ilgili görüşünü belirttiği en güncel yazıda şunlar söylenmektedir.
Doğumun ilk evresini kısaltması açısından ve epidural analjezi kullanımını azaltması nedeniyle sağlıklı ve sorunlu giden 37-42 hafta arası doğum eylemi başlayan gebelere doğumun ilk evresini geçirmek için önerilebilir. Anne ve bebek açısından artmış yan etki riski taşıyor gibi görünmemektedir.
Fakat doğumun ikinci evresi yani bebeğin doğma aşaması ile ilgili yeterli veri mevcut değildir. O nedenle yeterli veriye ulaşılabilene kadar Amerikan Obstetri ve Jinekoloji Derneği (ACOG) doğumun kendisinin suda değil karada gerçekleşmesi gerektiğini önermektedir.
Suda doğumla ilgili ekipmanların enfeksiyon kontrolünün yeterli düzeyde sağlandığından, ekibin bu konudaki deneyiminin yeterli olmasından, acil bir durumda sudan transferin hızlı ve etkili sağlanıp sağlanmayacağından emin olunmalıdır.
Burda yine tercih annenindir. Suda doğum annenin ağrılarını azaltması ve buna bağlı epidural ihtiyacını azaltarak doğumun kolaylaşmasını sağlama gibi bilgiler mevcutsa da doğum sırasında meydana gelebilecek riskler açısından hala yeterli veri ve bilgi mevcut olmadığını bilerek buna karar vermelidir ve kendisinden ayrıntılı onam alınmalıdır.
Farkındalık, sadece doğuma hazırlık ve doğum sürecinde değil yaşamın her anından gerilimi ve stresi azaltır.
Hypnobirthing yöntemi anne adayının sadece fiziksel olarak değil, manevi olarak ta kendini tamamen doğuma hazırladığı, derin gevşeme nefes egzersizleriyle içindeki doğum dürtüsünü gelenekselleşmiş korku dolu ağrılı hikâyelerden soyutlayarak bir nevi farkındalık haliyle doğum yaptığı yöntemdir. Hipnoz genellikle uyku hali, dalma, transa geçme şeklinde bilinse de aslında derin bir farkındalık halidir. Duyulan ve etkilenilen hikayelerden soyutlanarak derin gevşeme ile vücuttaki ve rahimdeki gerilimin atıldığı yöntemdir. Henüz üzerinde yapılan çok sayıda geniş çaplı araştırma mevcut dolmasa da benim kişisel görüşüm anne adayına zararlı bir uygulama olmadığı gibi motivasyonunu arttırıp doğumu zorlaştıran en önemli faktörlerden biri olan anne endişe ve korkusunu azaltacağından hem anne adayı hem de doktor için kolaylaştırıcı bir doğum yöntemi olduğunu düşünüyorum.
”
Alo Yeditepe